En son yediğimde muhtemelen 7-8 yaşımdaydım herhalde. Tadını hala kekremsi surat ifademle birlikte hatırlarım. Anne tarafı Giritli olduğu için, papatyadan bile yemek yapabiliteleri olduğundan kerevizi de severler haliyle. 8 yaşından sonra bırakın kereviz yemeyi, kerevizin yapıldığı evlere bile girmekten kaçınırım. Annem kereviz yaptığında evin en uzak odasında alırdım soluğu, gerçi apartmanı bile inletir onun kokusu, kaçamazsın Freddy gibidir. Kankası enginar var bir de, offf be arkadaş hayattan soğutur 2'si bi arada.
Grobelaar'ın horlayan sevgili fobisi var ya, benim umrumda değil, beraber horlarız sevgilimle, oh misss. Ama eve geldiğimde "hayatım kereviz var akşam yemeğinde" derse, konuşmam arkadaşlar, ceketi alır çıkarım, yürürüm yol boyunca, ben böyle bir hatayı nasıl yaptım diye sabaha kadar yürür, bir taraftan Jack içer, bir taraftan kaderime ağlarım. 7 ölümcül günahtan birini işler bana göre kereviz enginar seven sevgili, sevmekle yetinmiyor kalkıp uğraşıp yapmaya çalışıyorsa içimdeki Dexter hortlar, ona göre...
Kereviz, Enginar yemediğim şeylerin başında gelir.
Ispanak, Bakla savaş zamanı belki yerim.
Pırasa, çok aşığımdır, gözüm hiçbir şey görmüyordur, karambole yiyebilirim.
Karnıbahar sadece beşemal sosla ya da kızartmasını yerim.
Neden yazdım peki bu yazıyı. Alaçatı'ya gitmek için uyumamıştım, sabah 8 de uykum kaçsın diye dışarı çıktım, gazete filan alırım dedim. Evden adımımı atar atmaz yağmurun çiselemesi ile gözümdeki yaşlar bir oldu. Orda bayılmışım. Hava tam İzmir havası anlayacağınız. 5 dk çiseledi, açtı, kapadı, rüzgar çıktı, inek öldü, dağa kaçtı. Neyse deniz havasından sıyrılıp gazete almaya giderken söğüşçü gördüm. Kokoreç, midye, çiğ köfte, söğüş vd. Bayılırım,bayılırım,bayılırım. Hem de yeryüzünün en kötü üreticisi yapsın, ki çok gördüm öyle yerleri, malum gece hayatının kaçınılmazlarıi bana mısın demem, yerim her türlü. Söğüşün zıttı olan sağlıklı hayatın simgelerinden kereviz geldi aklıma.Öyle işte...gitmedim Alaçatı'ya...
21. yüzyılda hala kereviz yenir mi?