Bu Blogda Ara

3 Kasım 2012 Cumartesi

Veli Toplantısı

Gerek ortaokul, gerekse lise yıllarında karnımın en çok ağrıdığı günler veli toplantısının olduğu günlerden bir önceki gecelerdi...Asla çok iyi bir öğrenci olmadım, hiç bir sınavdan 100 almadım, devamsızlıklarım oldu, okulda mektuplaştığım kızlarla ortaya çıkan mini skandallarım oldu, ilk kız arkadaşımın abisinden sağlam dayak yedim (sonra abisi olan kızlardan uzak durdum), kopya çektim, yalanlar söyledim, ödevleri hep son dakika ve son akşam yaptım gibi gibi gibi...

Önemli olan bu yaptıklarımın hiç ama hiç bir zaman yöneticilere gitmemesi, disiplin kurullarında ismimin geçmemesi belki de en büyük şansımdı...

Ama o veli toplantıları yok mu veli toplantıları...hep ailemden saklamaya çalışırdım veli toplantısı çağrılarını...ama yaşadığınız yer küçükse, babanızda o yerde önemli bir görevdeyse yapacak bir şeyiniz olmazdı...neyse ki babam hiç bir zaman o toplantılara iş yoğunluğu sebebiyle ya da benim unutkanlığım ! sebebiyle katılmadı...ama benim her veli toplantısından önceki gecelerde karnıma ağrılar girdi ve uyuyamadığım anlar oldu...

Dedim ya öğrencilik hayatımda iç 100 hedeflemedim, eğer 60 ise geçme notu hep 60 a oynadım...Üniversite de vizelerinden 70 aldığım derslerde geçmeme yardımcı olacak olan 45 i aldıktan sonra üstünü istemedim...

Bugün 4 yaşındaki kızımın ilk veli toplantısı için aat14:00'te eşimle okulunda hazır bulunduk. İlk defa veli toplantılarının eğlenceli olduğunu fark ettim...Arabada toplantıya giderken karnımın ağrıdığı günleri hatırlayıp ince de olsa bir sızıntı hissettim içimde...

Neyse ki her şey yolundaydı...Hatta kızımın göster anlat dersinde yaptığı sunum eskilerin deyimiyle koltuğumu kabarttı...

Nasıl Yani...

Öncelikle iktidar yanlısı, yandaş Grobbelaara birkaç şey söyleyeyim. Güzel kardeşim, senin teşekkür ettiğin bakanlığın temsil ettiği zihniyet değil miydi herşeye siyaseti bulaştıran? Futbol Federasyonu seçimleri, Basketbol Federasyonu seçimleri vd. Formula 1' de Türkiye'ye gelmişti değil mi? Senin teşekkür ettiğin zihniyet getirmişti değil mi Formula'yı da... Hocam sermaye sıkıştığında yeni mecralar aramak zorundadır ve Türkiye'de o mecralardan biridir. Otu boku getirirler merak etme sen, siyasetin istemesine gerek yok, sponsorlar bir nakit akışı görürlerse, olur hepsi...ATP' de gelir, Dünya Kupası da...

Bardaki Grobbelaar yazısı ise şahane...Özlediğimiz Grobbelaar diyeceğim ama, neyini özleyelim, görmedik ki  kız arkadaşı olan Grobbelaar'ı... Keyifli bir ilişkileri olur umarım, tarihe de not düşeriz böylece...

Prodom 2010 Petit Verdot içme şerefine nail oldum sonunda. İçimi son derece keyifli, içtiğim şaraplar içinde boğazımı en çok yakan şaraptı herhalde... Şarap ve yolladığı kitaplar için teşekkür ederim Sevilen Şaraplarının İsabey Bağevi Müdiresi'ne :))) Devamını bekliyoruz efendim... Dersler de başlayacak en kısa zamanda herhalde... En iyi önolog ben olacağım bu piyasada :))) Rose, beyaz içmeye bile başlarım şarap uğruna...A. Nedim Atilla'nın Batı Anadolu Şarap Kültürü ise tam benlik. Tanışmayı çok isterim üstatla..Şarabın tadımından hala çok anlamasam da tarih ve şarap birlikteliğini hele de yaşadığım coğrafyayla ilişkilendirip anlatması şahane olmuş..

Uzun bir aradan sonra, ilişkim var diyebiliyorum artık...Herhalde 2 yıl olmuştu düzenli bir ilişki yaşamayalı. Özlediğimi söyleyebilirim... İlişkiyi ilişki yapan, yaşanılan güzelliklerin yanısıra yaşanılan tartışmalardır, yazın bunu bir kenara...Çok birliktelik yaşadım, hepsi son derece güzeldi ama hiç tartışmadığım birliktelik ilişki olamaz... Kavga etmiyorsan bir ilişkide, bu ya flört aşamasıdır ya da amacın farklıdır. Kendini farklı göstermeye çalışıyorsundur. Gerek yok Living a Lie kısmına... Evet gayet hızlı ilerleyen bir ilişkinin içindeyim, son derece de mutluyum. Devamının geleceğini düşünüyorum... Evet düşündüğünüz gibi yani... Birçok konuda farklı düşünmemize rağmen orta noktayı bir şekilde bulabiliyoruz galiba..Şimdiden söyleyebilirim, ileride olabilecek bütün olumsuzlukların sebebi ben olurum o değil...Biliyorsunuz artık, bazı şeyleri uçlarda yaşamayı seviyorum, kaptırdığım zaman ise köprüleri yakma konusunda son derece tecrübeliyim...Bu sefer oldu sanırım...Biz de İşler Güçler dizisinin manyağı olduğumuzdan, her ne kadar onun Ahmet Kural'a olan ilgisi beni biraz rahatsız etse de, Nazım'ın şiirinin ağırlığı aşağıdaki videonun yayınlanmasını sağladı. Hoşgeldin Kadınım........






2 tane de şarkı ekleyeceğim bloga.. İlki Old and Wise diğeri ise Babe Ruth - Living a Lie...Ne olursa olsun, dürüstçe yaşansın herşey... Kimseyi kandırmayın a dostlar, vicdanınızdır Tanrınız. Tanrınızı incitmeyin...










WTA 2012

WTA 2012'nin haftasonu programinda yer aldım bu sene.Bu turnuvayı 10 kere daha tekrar ettirseler şu an Serena kazanır hepsini.Son 6 aydır çok formda.Sonu belli bir turnuvaya her gün gitmek istemedim.Yarı finaller,final yetti.Yine güzel bir turnuva,-organizasyon oldu.Tenis kalitesi bence son iki gün vasatti. Radwanska'nin maçları süre,heyecan itibariyle iyiydi.Zaten ülkede gizli bir taraftar kitlesi oluştuğuna inanıyorum onun, geçen seneyi de hatırlayınca.Bir arkadaşa rastladım.O da aynı şeyi söyledi.

Bu olayda da kort dışı davranışla gündeme geldik.İktidar karşıtı insanlar eurosport'un da milyonlarca kişiye canlı yayın yaptığı ödül töreni sırasında devleti temsil edenleri delicesine yuhaladı.Yahu yapmayın tepkiyi heryerde koyun da hayatımdaki en önemli şey sporuma karıştırmayın şu nefret siyaseti.Kabul ediyorum iyi bir  fırsattı ama istemiyorum,yanlış geliyor.TT Arena,Dünya Basketbol Şampiyonası,şimdi de Wta.Oturduğu koltuğun büyüklüğü altında devamlı ezilen de ertesi gün terörist diyor.

Aileden sorumlu kadın bakanımızın her türlü tepkiye karşılık konuşmasını bitirmesini tebrik ediyorum.Dayanamayıp kaçan ulaştırma bakanımıza oraya çıkmayı biliyorsan terketmeyeceksin  diyorum.

Bu turnuvanın ülkemizde yapılamasını sağlayan spor ve gençlik bakanlığı başta tüm sponsorla tenis sevdalısı olarak teşekkür ediyorum. ATP'yi de Federer tenisi bırakmadan getirmenizi rica ediyorum.


WHATSAPP


Jenerasyonumun en teknoloji özürlüsü olan bana arkadaşlarım cep telefonu almıştı doğum günümde bundan birkaç ay önce. Whatsapp kullanayım diye.Alıştım ama çok kötü oldu.İnsanları gözlemleyip kızardım birbirlerinin suratına bakmayıp kafa önde elde telefonla uğraşıyorlar diye ,yürürken otururken her zaman her yerde.Bir de telefona bakıp kendi kendine gülme görüntüsü bir acayip.
Beter oldum.Günde en az 3 veya 4 grup açılıyor.Sabahtan akşama kadar devam ediyor bazıları.Arada tekli konuşmalar da cabası.Dün tiyatroya gittik.Hemen öncesinde birşeyler yiyelim diye oturduk bir yere.Masada 6 kişi.İnsanlarla konuşmayıp,yüzlerine bakmayıp sürekli telefona  yazdığımı farkettim ve müthiş rahatsız oldum.Bir de galiba en çok ben yazıyorum,konuşuyorum,anlatıyorum.
Telefonla konuşma nefretimi buna dönüştürdüm sanki,sessizce yaz babam yaz. İstanbul'un bir ucundan diğer ucuna giderken yolda vakit geçirmek adına süper oluyor da diğer zamanlara sarktı mı acınası bir hal alıyor.Karşı cinslerimin affına sığınarak karı gibi vırvırvır.

Bu işe bir dur demem lazım.