Arkadaş listemde bulunan birçok kimsenin Van'da gerçekleşen depremden sonra şu mesajı yayınladığını gördüğümde lanet ettim insanlıktan.
Gelmeyin be, ne boka yaradınız ki şimdiye kadar atıp tutmaktan başka. Sanki çok vergi verdiniz, çok bi s.kimlik aklınız vardı ya. Ulan aldığın maaş, mal varlığın neydi ki ne vergi verdin, işin gücün atıp tutmak. Lafa geldi mi müslümanım diye geçinirsin, bu mu sizin müslümanlığınız? Hangi onurlu insan yaptığı ya da yapacağı yardımı böyle gözler önüne serer? Gölcük depreminde Yalovadaydım, o çaresizliği bilir misin sen? Hala üç kuruşluk hesapların peşindesin...
Cemil Meriç enteresan adamdır. Bizimkiler beğenmez, sağcılar da anlamazlar adamın derinliğini. Onunla ilgili TRT bir belgesel yayınlamıştı. Belgeselin başında aşağıdaki hikaye vardı. Etkilemiştir beni...
“Pers İmparatoru Kambis Mısır seferine çıkarken zaferinden emindi. Çünkü bütün kahinleri ittifak halinde idi. " Zühre yıldızı imparatorun burcuna girdi. Mısır'ın fethi yakındır." diyordu bütün kahinler. Öyle de olur. Tam 40 gün 40 gece sürer Nil'in yanı başındaki savaş. ve Mısır düşer. Ama önceden müjdelenmiş bu fetih acımasız Pers İmparatoruna kafi gelmez. Menfiz tapınağının önüne bir otağ kurdurur ve mağlup Mısır Kralı Kısamelut’u huzuruna çağırır. Amacı bellidir; mağlup Mısır kralını daha da aşağılamak.
Mısır’ın mağlup generalleri; başları önde ve yüzlerinde horlanmanın utancıyla geçerler kralın huzurundan . Bu manzara hangi imparatoru kahretmez ki! Fakat Mısır Kralı sanki hiçbirşey olmamış gibi öylece durmaktadır. Perişan bir şekilde önünden geçen ordu sanki kendi ordusu değilmiş gibi... Oysa Mısır kralı gözünü bile kırpmamıştır, öylesine gururludur, öylesine soğukkanlı..
Sonra kralın sevgili kızı -Mısır prensesi- geçer otağın önünden beş paralık bir cariye kılığında. Pers Ordusundan çirkin bir ahçı yamağı saçlarından sürüklemektedir ve Mısır halkının acı çığlıkları yeri göğü inletir.Hangi yürek o güzeller güzeli prensesi böyle bir düşmüşlük içinde görmeye katlanabilir ki? Fakat Mısır kralının kılı dahi kıpırdamamıştır.
Daha sonra kralın oğlu –prens- kolları bağlı, ayakları prangalı, iki yanında dev gibi birer Pers askeri ile darağacına doğru sürüklenir. İdam edilir. Fakat kral yine soğukkanlılığını yitirmez. Az önce idam edilen oğul sanki kendi oğlu değilmiş gibi.
En sonunda hizmetçisi geçer otağın önünden. Mısır kralı yerden yere atar kendini. Hizmetçisini zincire vurulmuş görünce acımasızca yumruklar göğsünü, dövündükçe dövünür, iki gözü iki çeşme... Pers İmparatoru hem memnundur bu manzaradan hem de hayretler içindedir; ordusunu, kızını, oğlunu, ülkesini, herşeyini kaybetmiş kral soğukkanlılığını korur da; mahiyetinde en değersiz kişinin yani hizmetçisinin perişanlığını gördüğünde nasıl böylesine yıkılır!”
Neden?????
" Çünkü insan en değersiz şeyini kaybettiğinde her şeyi kaybettiğini anlar!”
Toprak kaybetmek..Toprağını kaybetmek. hangi Türk aydınına "biz neyi kaybettik" diye sorarsanız, topraklarımızı kaybettik cevabını alırsınız. Ama aynı soruya Cemil Meriç'in vereceği cevap şudur: “Türkiye ruhunu kaybetti! Toprak mı? En değersiz şeyimizdir belki de! Belki de en değersiz şeyimizi kaybedince herşeyimizi kaybettiğimizi anladık: ruhumuzu…”
Yaşanan bu trajediden hala kendine pay çıkarmaya çalışan - kendini nasıl tanımlıyorsan artık,gerçi sende o akıl bile yok ama - senin ben ta amına koyayım.....