Her insanın bir düşüş evresi olur. Dibe vurursun. Çıkıp çıkmamak bazen senin elinde olmaz. Çıkmak için debelenirsin ama yeterli olmayabilir. Böyle durumlarda arkadaşın, dostun önemi büyüktür. Sana yol gösterir. Peki ya o evrede onların hepsini sildiysen hayatından. Zor durum vesselam. Bataklığa düştüğünde çok fazla hareket etmemen gerekir ya, daha da gömülmemek için. İşte öyle bir durumda seni sakinleştirmek, problem yok dostum diyecek birileri olmalı yanı başında. Daha önceki bir yazıda belirtmiştim, keyif alanlarım müzik, sinema, edebiyat ve bilumum yaratıcı aktiviteler olarak sıralanabilir. O dönem herşeyden kopmuştum. Dibe vurmaların güzel ama yorucu tarafı da budur. Nerede uyandığını bilmezsin, zamanın geçmesini beklerken ne yaptığını hiç düşünmezsin. Yeter ki o lanet olası zaman aksın gitsin. Birşeyleri unutmak için iyidir bu tip dengesizlikler.
İşte böyle bir araf bilinmezliğinde karşıma çıktı Kapsül. İroniye bak, sene 2008, kötü insanları tanıma senesinde. Son derece can sıkıcı bir dönemde, son derece can sıkıcı Bağcılar-Kadıköy servis hattında. (Kafa da kurmaya başladığın zaman yolculuklar son derece tehlikelidir. Aynı olayları tekrar tekrar hindi gibi düşünürsün. Kafanı dağıtman lazım.) Yaşanmışlıkların verdiği tecrübe ve gün görmüşlükle hemen çözüverdi durumu. “Hop sen gel bakalım buraya Ezel yeğen” mevzu oldu. J J JSabahları 1,5 saat, akşamları 1,5 saat. Konuş konuş bitmez. Muhabbeti on numaradır. Hayat, müzik, ortamlar hakkında derinlemesine sohbetler sırasında, hani bazen kendinin çok mattah biri olduğunu düşünürsün de senden daha iyisini yapanları görünce ya kıskanırsın ya da saygı duyarsın karşındakine. Öyle bir saygı bizimkisi.
Müzik ile ilgili deneyimlerine baktığımızda, ortada bir Kapsül gerçeği var. Türkiye’nin çok ilerisinde müzik yaptıkları konusunda şüphe yok. Sene 96. Gençliğin hali pür melaline gelince; Tarkanlar, Rafetler, Kenanlar olanca haşmetiyle piyasada hüküm sürerken bu adamlar neler mi yapmış? Kendilerinden dinleyelim:
“1996 senesinde Armağan Kulualp (Synthesizer), Burak Şentürk (Vokal, Bas Gitar, Elek. Gitar), Hakan Baycılı (Synthesizer)tarafından Kadıköy - istanbul’da kurulan grup, 1997 yılında Emrah Şener (Elek. Gitar, Geri Vokal)’in katılımıyla ana kadrosunu tamamladı. Sonrasında canlı performanslarını «Kerem Tüzün (Kurban, Nekropsi)» gibi birçok başarılı ve ünlü müzisyenin katılımı ile gerçekleştirdiler.
1997 Senesinde Roxy Müzik Günleri’nde Avangard Dalında Birinci seçilen Kapsül, aynı yıl Harbiye Askeri Müzesi’nde «İstanbul Müzik Şenliği» kapsamında sahne aldılar.
Kapsül, Aylin Aslım’ın katılımıyla 1998’de Uluslararası istanbul Tiyatro Festivali’nde sergilenen 80060 adlı oyunun müziklerini yaptı ve tüm oyunlarda canlı performans ile bu müzikleri sergilediler. Oyunun müzikleri aynı sene Raks Müzik etiketi ile basıldı ve «80060» adıyla piyasaya sürüldü. ( bende var J )
1998 senesinde Ada Müzik etiketi ile yayınlanan «Sesimizi Yükseltiyoruz» adlı completion albümde dönemin aktif ve hatrı saylır gruplarıyla birlikte «i like my secret» adlı şarkılarıyla yer aldılar.
Son Konserlerini 07 mayıs 2002 tarihinde Bilgi Üniversitesi tarafından düzenlenen Uniqelectronic adlı etkinlik kapsamında «Rebel Moves» eşliğinde Roxy’de verdiler.
Son olarak 2010 senesinde Yapımcılığını Garajistanbul ve Opera Days Rotterdam’ın üstlendiği, Konsept ve yönetimi, Işık & Sahne & Kostüm Tasarım’ını Ali Köroğlu’nun yaptığı Harun Ateş’in performansıyla renk kattığı Dar-ül Love adlı modern opera’nın müziklerini besteledi ve düzenlediler.”
Sadece müzik mi, çizerlik de var. Toplantılarda, telefon konuşmalarında kağıt karalama değil. Anam babam çizerlik. Oğuz Aral dediğin efsanenin tornasından geçen son bir iki kişiden biri. 89- 94 dönemi profesyonel çizerlikle geçmiş. O dönem çalışmalarını istesen vermez. Ben de şimdi çizdiklerini çalıyorumJ J J Ofiste var hemen karşımda bir tanesi.
Şimdi grafikerlik yapıyor....
Sanatın bir çok alanında eser veren kişilere saygım sonsuz demiştim. Değişiktir kafaları. Bazen gider bazen gelir. Bana yol gösterdiğin için eywallah dostum, respect demek düşer bize.
Not: Ekşi Sözlük yorumlarında Burak için en iyi Pearl Jam cover’ı yapan kişidir derler. Black’ i dinleyemedik ona yanarım. Bir de Sezyum’un yorumu vardır, fenaaa J J J
Gelelim linklere.