Bu Blogda Ara

25 Aralık 2011 Pazar

10.000 şerefine :)


21 Aralık 2011 Çarşamba

Komedi..

Bu ülkenin şişirilen müzik adamları vardır. Yıllar yılı üçü beşi geçmezler. İskender Paydaş, Ozan Doğulu vd. Çok şükür albüm çıkarmaya başladılar da gördük kendilerini. Genelde arka planda kalmayı tercih ederlerdi şimdiye kadar, efsaneleri de dilden dile dolanırdı. Matrix kıyafetiyle Kayahan şarkılarına eşlik etmeler mi, 30 saniye dayanılamayacak Atiye şarkıları mı? Elinize sağlık...Aahahhaha.. Büyüksünüz abiler...Sonra bu ülkede niye müzisyen yok değil mi?

VARAN...

Kış gelince uçak kullanımını da haliyle azaltmaya çalışıyoruz. Sabah uçuşlarının bünyeye verdiği işkence ortada. Otobüs seçimim de genelde Varan oluyorDU. Ta ki düne kadar....tekli koltuk, koltuk arkası tv imkanı güzel şeylerdi. Dün akşam Varan'ı bir daha kullanmama gerekçesi ile karşılaşmış oldum. Televizyonu açtığımda yeni bir seçenek vardı karşımda: İSLAMİ. İçinde yer alan programlar ise; 2 bölüm ATEİZMİ YIKAN GERÇEKLER ve 2 tane de hatırlayamadığım birşey. Bildiğiniz üzere Varan Ulusoy'a satıldı. Kime satıldığını dün gece anlamış olduk. adım kadar eminim, o şirkette ateizm üzerine 2 kelam konuşabileceğin bir kişi yok, olsa eywallah der geçerim. Ama bu ne iş be hacı...Kime yaranmaya çalışıyorsunuz, para için 40 yıllık Varan'ın geldiği noktaya bakın. Halkı kin ve nefrete sürüklemek. Yazık...Para herşey değildir...

Nerde Kalmıştık?

Yazıyı okumaya başlamadan önce bi zahmet, aşağıdaki Tindersticks Medicine' i dinlemeye başla :)
Selam millet, gerek işlerin yoğunluğundan gerek başka uğraşlardan uzun zamandır yazamadım, paso müzik paylaştım. Vakit kendinden bahsetme zamanı. Geçmişe dönelim yine, gelecekten –istemesekte- zerre umudumuz yok zira. Bir dakika sonrasını düşünmediğimizden geldik bu noktalara, hiçbir surette de pişmanlığını hissetmediğimiz geçmişle elele.
Zor bir muhitte, zor bir çevrede büyüdüğümü anlatmayalım önce. İzmir’in geçmişi kendinden menkul semtinde geçmişi ve geleceği kendi ellerinde olan bir ailenin (gayet geniş bir aile) ferdi olarak dünyaya geldiğimizden dolayı hassasiyetlerin ve umursamazlıkların Gobi çölü olduğu bir ortamda büyüdük. Bir yanda gelişen İzmir (cidden o zamanlar gelişiyordu bu kent) bir yanda konservatif hayatların sunduğu ileriyi görememezliklerin silsilesi güç bir hayatta geçmişe bağlanmayı zorunluluk bildik. Modernizm açısından bakıldığında olanca feodalliğiyle süren sülale yaşantımız (  Kureyş kabilesi gibi 30 dan fazla kuzen vd.) gündelik yaşantının getirdiği sorumluluklarını nereye kadar yerine getirebilirdi ki? Belki yeni yeni biraraya gelmeye çalışıyoruz, beni saymazsak bir serseri dışında…
Böyle bir ortamda rahat yetişirsin, ailenden başka kimseyi tanımaya gerek yoktur. Aynı yaş grubundan en az 5-6 kişi beraber büyüdüğünden arkadaş grubu yaratmaktansa kendi içinde kalmak daha kolay ve makuldür. Bir kilometre içerisinde 60-70 kişilik bir aileden bahsettiğimizi düşündüğünde anlarsın kolayca ne dediğimi. Ve işin tuhafı bu güruhtan aile dışında uzun süre yaşayan 2 kişi, ben ve o uzaklardaki serseri vardık.

Buradan hareketle, insanları sınıflandırmak bize göre değildir ama ben yaşadıklarımdan dolayı öyle bir ayrıma gittim açıkçası. İnsanlar 2 sınıftır bana göre; toprak insanları ve deniz insanları. Toprak insanları konservatiftir, hep bir güvence isterler hayatlarında. Sağlamcıdırlar, ayakları yere bassın ve yarın konusunda bir sıkıntı çekmesin isterler. Konformist olurlar, bir ev yetmez onlara, en az 2 bilemedin 3 eve ya da bilemedin arsaya sahip olduklarında biraz rahat ve güvende hissederler kendilerini. Sadece kenarda para olması yetmez, dediğim gibi mülk te olması gerekir toprak insanına. Hayat bu belli olmaz, yarın ihtiyacın olur birşeylere…. Diğeri deniz insanıdır; sevmez toprağı, hep gitmek ister bir yerlere. Özgürlüğü sever, sıkılır aynı yerde uzun süre yaşamaktan. Birilerine ya da birşeylere bağlı kalmak onu yorar, onu üzer, üzmek istemez kimseyi de…Aklı hep dışarıdadır, hep göremediği hep yaşamadığı zevklerde. Deniz de öyledir ya, ne yapacağı belli olmaz, hep tehlikeyi içinde barındırır, ne kadar kendine güvenirsen güven, acımaz o.. bir boşluğunu yakalar hiç beklemediğin anda.
Bu ikisinden biri olmak dışında zor olan ise, ada insanı olmak. Gözün hep denizde, ama ayaklarında yere bassın istiyorsun. Ne denize adapte olabiliyorsun, ne toprağa. Arafta kalmışsın işte. Seçemiyorsun. En boktanı da bu işte. Denizin bilinmezliğinden korkup - bir taraftan da deli gibi açılmak isteyip açılamamak- çok fazla ilerleyememek ama topraktan da vazgeçememek.  Yol ayrımına geldiğimi düşünüyorum.  ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün. Zaman seçim yapma zamanı.
Not: Fotograf mı :)))))) 35 Harley Davidson 412...ehliyetim yok hala, polise ihbar etmeyin...

17 Aralık 2011 Cumartesi

Coming Sooooooooooonnnnnnnnnnnnn....


Bu hatunlardan kaldı mı Grobbelaar ? Bana da aynı bu şekilde eşlik edecek biri lazım da...

9 Aralık 2011 Cuma

Kim Haklı?

Şampiyonlar Ligi'ni gerçek anlamda Avrupa'nın şampiyonlarının turnuvası haline dönüştürme fikri acaba dedirtmişti.Artık 22 ülke şampiyonu direkt katılacaktı.Büyüklerin 4.lerine yer yoktu,3.ler de ön eleme oynamak zorundaydı.Bu kararın sonucu merakla bakleniyordu.Acaba klupler arası fark artacak ve ilgi azalacak mı endisesi vardı.Bir yandan da Avrupa'nın göbeğinde İsviçre'nin şampiyonuyum,niye ön eleme oynayayım kardeşim diyen Basel gibiler de vardı.

Otel Galati,şikeci D.Zagrep,Villareal sıfır çektiler.Genk,Bate 2 ve 3 puan aldılar ama galibiyetsiz kapattılar.Bu durum bir tarafı destekliyor.
Kıbrıs Rum Kesimi Uefa sıralamasında son 10 dadır belki ama Apoel grubunu lider bitirdi.belki Marsilya veya Leverkusen ile eşleşip çeyrek final oynayacak.
Basel,beni ön eleme oynatmana gerek yok Manchester United'ı bile geçebilirm dedi.
Napoli Man.City' i tanımam dedi.Bu durum da diğer tarafı destekliyor.

Kim haklı?

AL TOPU DÖN

Derbiden döndüğümde hemen tvyi açtım.Trabzon ve derbi sonrasını dönüşümlü olarak takip ettim.Yorgunluğun doruğa ulaştığı anlarda şampiyonlar ligi özetlerini izliyim de oyle yatiyim dedim.
Zagrep-Lyon macında ne 5.goldeki Vida'nın göz kırpmasını farkettim ne de bahis oynadığının görüntüleri vardı.Maçın özetinde şike yapıldığı çok açıktı.futbolcuların vücut dili herşeyi ortaya koyuyordu.
Anlamsız bir kırmızı kartla zagrep 10 kisi kaldi.daha sonra kimse anlamasın diye 1-0 da one gecti.ilk yarı 1-1 bitti.ve komedi tiyatrosu basladı.Bir takım gole ihtiyacı oldugunda hızlı oynar hızlı hareket eder.Hele gol olunca,kaleciden topu almak icin kavga eder birbirine girer.Arkadan da arkadasları bağırır "AL TOPU DÖN,AL TOPU DÖN" diye.Biz halısaha liginde bile aynı seyi yaparız.Lyon bunu bile yapmadı,cunku ihtiyacı olmadığını biliyordu.Gomis'in yüzüne yansıyan vicdan azabı da cok belli oluyordu.
Dünya Kupası elemelerinde Henry vakasından sonra (lyon'un 10 yıllık gelişmini her zaman takdir etmeme ragmen ve herkese ders olması gereken bir yapılanması var) Fransızlar'dan iyice soğudum.
Platini derhal defolup gitmeli.Çünkü olayı örtecek ve suçlular cezalandırılmayacak.
Fransız kadınlarını da arabalarını da filmlerini de aksanlarını da hiçbir zaman sevmemişimdir zaten.

1 Aralık 2011 Perşembe

GEREKSİZ BİR DETAY

Rumble fish hatırlıyor musun bir gün metroda yürüyen merdivenden yukarı cıkarken ondeki cift yolu kapatmıştı.
arkadan telaşlı bir abi hızlıca soldan geçmeye çalışıp yol istedi.Ciftlerden erkek olanı kıza
"adama bak,hayatının 3te birini uyuyarak geçiriyor,şurda 3 saniye için yaptığı telaşa bak" gibi birşey söylemişti.o an çok mantıklı gelmişti.
Aradan belki 2-3 ay geçti,geçen gün aklıma geldi.Ulan zaten hayatının 3te birini uyuyarak geçiriyor,kalan zamanı en verimli şekilde geçirmek istiyor olamaz mı?

Sen ne diyosun?

GEÇTİĞİMİZ HAFTA

Zaman bulamamak,gündemi günü gününe yazamamak cok kotu.sanki gazeteciyim de okurlara sorumsuzluk yapıyorum,sanki bi tarafına takan var da beni:)olsun ilerde bunlar guzel gelicektir.amac bu.

Roger Federer geri geliyor.Harika bir sezon sonu turnuvası oynadı.Bebeler döküldü erkenden. Sezonu 3te 3 le kapadı ekselansları.Nadal'ı tokatlaması en güzeliydi.Tsonga Federer'e son 3 pazar kaybetti üstüste,adam tenisten soğur be.

Liverpool deplasmanda 15 günde iki kere tokatladı(günün kelimesi oldu) chelsea'yi.önce ligde sonra kupada(istemeye istemeye oynadılar).maxi rodriguez yeniden dogdu iki macta.Villas Boas seyirci baskısı konusunda ağlamış.
Man.city macı sonunda dalglish,mancini'yi ickiye davet etti(efsane görüntü)
http://www.youtube.com/watch?v=KH8kfD2nQ24

Aynı karede mancini'nin yerine villas boas'ı koyun. Dalglish" emzik veriyim mi mac sonunda ağlarsın" deseydi ne güzel olurdu ama.

Lokavtın çözülmesine üzüldüm.Nba'dekilerin Avrupaya kattıkları çok fazlaydı.İster istemez bir boşluk oluşacak.En önemlisi İstanbul'daki final foura geleceklerdi.
Nba'de normal sezonu boykot ediyorum.Playoff'lara kadar izlemiycem,gelsinler beni de çözsünler bakayım Derek Fisher ve David Stern ikilisi.

Rumble Fish gündelik yaşantı anlat demişsin.
Monoton işte.
pztsi-ps3-fifa2012
salı-poker
çarş-perş-euroleague abdi ipekçi
cmtsi-pazar-tt arena
geri kalan zamanlar sen,o,diğerleri yuvarlanıp gidiyoruz.

arkadaşın Murat'tı galiba,telefonda eleştirdi espriyle karışık anadolu,yemek yazma diye.bilmiyor ki ne kadar alınganım,hemen içime kapanırım.Adana,Malatya yemeklerini yazamadım:)))

GOODBYE GARY SPEED




GOODBYE GARY!










20 sene en ust duzeyde futbol kariyeri.yaklasik 630 mac sadece premier ligde.sonra da kendi ülkenin milli takım teknik adamlığı.harika bir kariyer.yerinde olmak isterdim.sonu hariç.

intihar eden insanları hep haklı bulmuşumdur.vardır geçerli bir sebepleri.sen ben anlamayız ama vardır.tükenmiş demek ki.çaresi kalmamış.


ben de ölünce soldaki gibi bir tablo istiyorum.kefenimin ucuna futbol topu koymayı unutmayın.

Chris Cornell - Like a Stone (unplugged)

Nerden geldin aklıma....




Eklemezsem Ayıp Olur :)

Gitmek istersen yol senin :))))))dur demeyiz...


26 Kasım 2011 Cumartesi

Bırak Artık Şu Futbolu....

 Futbolu bırakmak için günleri saatleri saydığın bir zamanda o nasıl bir sahtekarlıktır ? bırak 3 puan almayalım, bir puan da yeterdi bize...Engin ve Elmander'in atılmasını geçtim, bence 2' si de haketti ama 3 puanı böyle kendini yere atıp zaman kazanmakla alacaksak sokayım bu futbola....

18 Kasım 2011 Cuma

EFSANE SÖZLER # 1

"EĞER BİR TAKIM KÜME DÜŞERSE FUTBOLCULAR GİDER, ADAMLAR KALIR".

PAVEL NEDVED


"CENNETTEKİ İLK ANTREMANINDA SAĞ AÇIĞA GEÇİP, SOL BEKTEKİ TANRI'NIN BAŞINI DÖNDÜRMÜŞTÜR.BANA TAKIMINDA BİR YER AYIRTMASINI ÇOK İSTERİM.BEST'İN TAKIMINDA TABİİ!! TANRI'NINKİNDE DEĞİL.

ERIC CANTONA


"İSTATİSTİK MİNİ ETEĞE BENZER.ÇOK ŞEY GÖSTERİR AMA ASIL GÖSTERMESİ GEREKENİ GÖSTERMEZ".

ALEX FERGUSON


"YILDIZLARLA ÇALIŞMAK ZOR DEĞİLDİR.ASIL ZOR OLAN DAHA AZ YETENİKLİ OLUP KENDİNİ YILDIZ SANANLARLA ÇALIŞMAKTIR"

GUUS HİDDİNK


"LİVORNO'YU EŞİMDEN DAHA ÇOK SEVDİĞİMİ SÖYLERLER.FAKAT ONU DA EN AZ LİVORNO KADAR SEVİYORUM"

CRİSTİANO LUCARELLİ

Beach House - You Came To Me

Sanki bu şarkıyı daha önce eklemişti siteye...kafam karıştı...

13 Kasım 2011 Pazar

Leyla İle Mecnun

Vaktimin çoğu laptopla ve mp3 ün kulaklığıyla geçtiğinden televizyona pek vakit kalmıyor. Galatasaray'ın maçları haricinde - Grobelaar gibi milliyetçi hassasiyetlerim de olmadığından milli maçları bile izlemem, Fenerbahçeli bir futbolcunun oynadığı bir takımın galibiyetine sevinmem söz konusu olamaz- televizyonla ilişkim, geceleri ışık olmadan uyuyamadığım için ışık etkisi yaratmaktan ibarettir. Amaaa uykuya dalmadan bir çok şeye de kulak misafiri olmuşumdur. Geceleri tekrarları yayınlanan birçok gündüz kuşağını ninni gibi dinlemişimdir.

Kış kendini hissettirdiğinde tv dizileri de herkesin gündeminde oluyor. Permalı İbrahimler, Kuzeyler Güneyler piyasayı silip süpürürken bizim gönlümüzdeki dizi de tabi ki Leyla ile Mecnun olacaktır. Yabancı dizileri de birkaçı hariç (Dexter ve Californication) haftalık takip etmem mümkün değil. İşte haftalık takip edebilme cesareti gösterdiğim 3. dizi de Leyla İle Mecnun. Tesadüfen tanışmamıza rağmen, olanca absürtlüğüyle kendisine bağlayan bu dizi, başlardaki temposu azalmasına rağmen gönlümdeki yerinden bir cm aşağı inmemiştir.

Sizlere tavsiyem bulun internetten 1. bölümünden itibaren izleyin. Henüz 31 bölüm oldu. Gerçi dizinin süresi gayet uzun, 70-80 dk ları buluyor, ama kesinlikle değer. Eklediğim video ise son bölüme ait, absürtlüğünden, gülmece öğesinden son derece uzak bir melodram öğesi taşımakta. Ama Leyla İle Mecnun da böyle işte. Kore sineması gibi. Türler üstü... gülmecenin de verdiği kadarıyla dramanın da ( ilk sezon finalinin son sahnesini hatırlayın) hakkını verebiliyor. İzleyin bu diziyi izleyin.

Not : "Herkesin bir yara izi vardır" mottosu üzerine bir yazı gelecek. Sadece biraz bekleyin lütfen. Bazı şeylerin geçmesi gerekiyor kendimce. Atlatayım yazılar kaldığı yerden devam edecek. Grobelaar futbol, basketbol, tenis acımıyor nasıl olsa. Biraz gündelik yaşantını anlat Grobelaar :)



12 Kasım 2011 Cumartesi

MİLLİ FACİA

2012 yazını yine tvden takip edicez.Sorumlular özetle herkes diyelim.

En az sorumlu Hiddink'tir.Önce burdan başlayalım.
Adam kimsenin kafasına silah dayayıp ben Türk Milli takımının başına geçicem demedi.Hatta emekliliğini açıklayıp,artık klüp çalıştırmıycam,sadece tecrübelerimi aktarabileceğim milli takımlar olabilir dedi. Bu yüzden en büyük 10 klüpten biri olan Chelsea'yi bile reddetti.
Sınırsız başarılar kazandığı Avrupa kariyerinden sonra G.Kore,Avustralya gibi futboldan uzak ülkelerde futbolu geliştirdi ve büyük başarılar elde etti o ülkelerce.Artık yaşıda ilerleyince rotasını hep futbol olarak ikinci sınıf ülkelerde devam etti.Rusya tercihi de böyleydi.Parası iyidi bir kere daha başarıyı yakaldı,ikincisinde başaramayınca yeter artık dedi.
Biz ne yaptık,adamı alıcaz diye 7 ay takımı sahipsiz bıraktık.Geldiğinde de tecrübelerini maalesef Oğuz Hoca'ya aktarmasını bekledik.Oğuz Hoca yıllardır pasif görüntüsünü değiştiremedi. Oyuncu,kadro tercihlerini Hiddink'in Oğuz hoca'ya bıraktığını tahmin ediyorum ama o hep başarısız oldu.Hangi takımın yardımcı hocası için istifa diye bağırılmıştır düşünsenize.Hiç bir zaman Oğuz Hoca'nın birinci adamlığa terfi etceğini düşünmedik.O zaman keşke yardımcı hocalığa öyle birisini getirseydik ki Hiddink'ten sonra devam etseydi.Şimdi herşey yine sil baştan.

Bu turnuvada inanın bir tane maçta bile iyi top oynamadık.Çok da önemli değildi.Bir şekilde senden alt seviyedeki takımları geçebiliyorsun ama playoffta da değişen hiçbirşey yoktu.O zaman da kendi ayarındaki takıma karşı da rezil oluyosun.

Kadro seçimi bu maçta da yanlıştı.Herkes teknik direktör demeyelim.Bu kadar kötü bir sağbek Gökhan Gönül kariyerinde hiç olmamıştı.Sakatlık da geçirdi.Neden illa ki o.Bu sene hiç olmazsa şamp.liginde 4 mac yapmış daha formda bir Serkan Balcı olsa daha kötü olur muydu.Almanya maçında düştüğü aciz hali herkes gördü,Hırvat teknik ekibi de gördü.İlk golde rakip karşısında duramadı,ikinci golde zıplayamadı.Yazık.
Sabrinin hiçbir zaman milli takımda yeri yok.olacaksa da ortasaha da değil sağbekte olmalı.Kontratak kesmedeki en başarılı futbolcumuz Mehmet Topal,Selçuk'un yerinde Selçuk da Sabrinin oynadığı yerde oynayıp Burak'a daha yakın olmalıydı.Hani Trabzon'daki uyumlarını düşünerek.
Ve tabi ki Arda Turan.Niye bu kadar önemli bu futbolcu anlayamıyorum.Kötü işte kötü oynuyor.Caner sol açıkta bu kadar formdayken,bu kadar iyi oynarken neden Caner Erkin değilde Arda Turan oynuyor?????????????
Arda sadece kötü oynamakla kalmayıp çevresindeki adamlarında kötü oynamasına sebep oluyor.Hakan Balta kariyerinin en kötü sezonlarını Arda'nın arkasında oynarken geçirdi.o yokken daha iyi,ne yapacağını daha iyi biliyor.
Bir de takım 2-0 mağlup,herşey elden gidiyor niye devrede bir taktik değişiklik yapılmaz anlamıyorum.3'lü savunmaya dön.Forvete Umut'u alıp ikile.Ortasahayı artır.

Burdan hemen gerçek suçlu futbolculara geçelim.Fizik olarak,koşu olarak sıfırlar.BİR TANE ÇALIM ATIP ADAM EKSİLTEMİYORLAR.Verkaç yapamıyorlar,kanada inemiyorlar,havadan gelen topa zıplayamıyorlar bile.Bu kadar para kazanıp,hakkını vermeyen futbolcu topluluğu olmaz.Başarıdan sonra prim için ekrana çıkıp şebeklik yapan ama dünkü sonuçtan sonra açıklma yapacak cesareti bulamayan şerefsiz futbolcularımız var bizim.Kimse bana taraftar kötü davrandı demesin.Sen bu kadar önemli bir maçta,gol pozisyonunu geçtim bir tane ŞUT ATAMIYORSAN RAKİP KALEYE, hiçbir taraftar seni desteklemez,senin aleyhine de bağırır.Sen bu maçta para kazan,taraftar bu maç için para harcasın,sonra seni alkışlayacak öyle mi?Yok öyle,önce sen adam olup sorumluluğunu bilicen ondan sonra taraftarın sana sahip çıkmasını bekliycen.

Kaleci Volkan'a yapılanları klüpçülük zırvasıyla gündem yaratıp,saçmalayan insanlar da şunu bilsin ki.Olumsuzluklar sadece Volkan'a değil Sabri,Arda olmak üzere herkese yapıldı.Top rakipteyken oley de çekildi,bizdeyken ıslıklandı da tüm takım.Asıl terbiyesizliği Volkan yapmıştır.Başını önüne eğeceksin utancını kendince yaşıycaksın laf yetiştirmeyeceksin.Ona yapılan 1 yanlışsa onun dönüp yaptığı hareketler 10 kere yanlış.

ve Arda Turan.Senden her zaman nefret etmişimdir.Bir kere bile tribune cagırılırken bagırmamısımdır.Her zaman kotu futbolcu oldugunu savunmusumdur."Ruhunu ortaya koy" reklamında oynamana bile bu blogda karsı cıkmısımdır.Bazı seyler tekrar olacak ama olsun.Senin sut cekme özelliğin yok,senin topa kafa vurma özelliğin yok.Senin artık adam eksiltme özelliğin bile yok.10 senedir top oynuyorsun.Daha hala sol ayağını geliştirip orta yapamıyorsun.Hala kanada inip topu geriye sol beke veriyorsun orta yapsın diye.Şampiyonluğun geldiği Sivas deplasmanında Ayhan'dan çaldığın rolü hadi kabul edelim,senin bir tane maç kazandırmışlığın yok.Sen futbol cahillerini kandırırsın ancak.Kazakistan'a osuruktan gol atarsın ancak.Avrupa 2.önelemesinde 2 gol 2 asist yaparsın ancak.Seni Avrupa'da sadece Atletico Madrid alırdı.Dünyanın en aptal transferini yapan takım onlar çünkü.
Ve sen kendini büyük sanan küçük adam.Hakan Balta'nın,Emre'nin,Sabri'nin pozisyon icabı kart görüp deplasmana gidemeyeceği yerde sen sırf deplasmana gitmemek için bilerek sarı kart gördün.Sana milli formayı veren zihniyeti allah kahretsin.Senin ülkeye girişini bile yasaklamalılar.alışmıştın her maç sonunda özür dilemeye dün niye çıkamadın ekranlara.Ben Galatasaraylıyım ben Türkiye'nin çocuğuyum rollerine niye bürünemedin bu sefer.Biz senden 10 kere daha fazla Galatasaray'lıyız,Türkü'z.Yok ol git,bir daha milli formayı da giyme.
Bir mucize olsa turu geçsek napıcan?Ukrayna'da Polonya'da sen mi oynayacaksın?Ezik herif.

9 Kasım 2011 Çarşamba

MAHMUDİ'YE RESPECT



Geçen sezondan itibaren inanılmaz bir çıkış yakalandı.tabi ki yönetimin " yeter artık,bu camia basketbol branşını Türk sporuna kazandırmış, bu klube yakısır biçimde bir basketbol yatırımı planlayalım" demesi en önemli etken.Coach olarak da başarılı,tecrubeli,disiplinli Türk(Üsküp doğumlu) hoca olarak en iyi isim seçildi.Oktay Mahmudi.



20 küsür sene sonra gelen final ezeli rakibe mağlup olmanın üzüntüsünü yaşatmadı bile.Daha iki sene önce forma skandalıyla kümede ancak kalabilmiş, taraftarıyla muthis bütünleşmiş,taraftar da artık sadece futbol yok diyerek sahip çıkmış,sinerji üst düzeyde.


Bu sezon hazırlık macı bile kaybetmeden ,super bir seriyle euroleague'e kapak atıldı.turkiye Kupası,lig namaglup devam.


Bu şartlarda basketbolun içinden gelenler Oktay Mahmudi'nin başarısını överken,çatlak sesler de yok değil.Hıncal usta, Ünal özüak hemen saldırı moduna geçmişler.Euroleague'i küçümsemiş Hıncal üstad.Amerikalılar için"koş koş at" falan demiş.Çok yanlış bir tespit.En az Nba playofflarındaki kadar üst düzey bir savunma söz konusu Euroleague'de.Hiç bir amerikalı da elini kolunu sallayıp basket atamıyor.Nba'in normal sezonundan çok daha kaliteli bir lig Euroleague.Ve bu şartlarda hocanın insanlara hedefler konusunda uçmamalarını söylemesi çok normal.Boş hayaller satmak yerine gerçekçi hedefler daha doğru.


İçerdeki Unics Kazan maçı kaybedilince ben de çok sinirlenmiştim.Hem deplasmanda alınan galibiyetin artısı yok olmuştu hem de grubun iki favorisi(Siena,Barca) dışındaki 3.lük için en önemli rakibe sahamızda yenilmiştik.Ve de 39 dakika önde götürdüğümüz maçı verdik.O maçı coach kaybetti.Unutulmasın ki coach da 3-4 senedir euroleagueden uzakta.


O maçta ilk yarının en skorer 3 oyuncusu(hepsi de çift haneleri geçmişti) shipp,songalia,andriç'ti.Furkan'ı kazanıcam diye Andriç'i kenarda unuttu ve Furkan'da hem defans hem ofansta bitirdi takımı.Hele Songalia'yı faul problemi de olmamasına ragmen macın son 5 dakikası oyundan soguduktan sonra almayı akıl etti.Bu coachların etkili oyuncuyu kenarda unutması cok sık karsılasılan bir sorun.

Siena'yı kim deplasmanda yenmiş ki ilk maçta biz yenelim.Söylencek hiçbirşey yok.


Bugün de slovenyada olimpia deplasmanında cok onemli galibiyet kazanıldı.Yine hep onde goturduk,yine koparamadık,ama hem furkan kendini affettirdi,macı kazandırdı,hem de coach kendine geldi.Öncelikli hedef ilk 16 ise 5.ve 6.sıraya atmak istediğimiz iki rakibi de deplasmanda yendik.İçerde Kazan macı tecrubesini göz önüne alıp yenersek zaten garanti oluyor.Kazan maglubiyetini de dısarda rovansı alarak ve icerde ekstra bir siena,barca galibiyeti ile yok edip 3.lük gelebilir.gelmese de sorun değil.


Euroleague'e başlamadan home 1,away 3 maç yapılacak ve iki galibiyet alınacak deseler havada kapılırdı.Şu anki durum gayet iyi ve bunun en onemli sebebi coach.Respect biraz!!!Ünal Özüak


coachtaki tek sorun fatih terim mimikleri.hepsi bizi buluyor :)








Kaki King - Pull Me Out Alive

2 Kasım 2011 Çarşamba

WTA ARDINDAN

Güzel bir turnuva oldu.Altından iyi kalktik.Ülke olarak yine iyi bir organizasyona imza attık.

Biletlerin ucuz tutularak seyirciyi salona çekme fikri olumlu sonuçlandı.Kemikleşmiş 7500 kişilik bir grup her maça geldi.Ben de 2.gün hariç her gün salondaydım.O da TT Arenaya denk geldi yapcak bişey yok.Hatta perşembe Abdi İpekçi'deki basket maçından çıkıp koştura koştura son tenis maçına gittim.Budur tenis aşkı.

Turnuvada 4 maç kaliteli ve keyifliydi.
Wozniacki-Radwanska, Zvonereva-Radwanska,Wozniacki-Kvitova,Kvitova-Azerenka finali iyi oyunlardı.
Ben 7 numara Stosur ve 8 numara Radwanska'yı destekledim.Stosur Us Open'ı Radwanska Uzakdoğu'daki son iki wta turnuvasını kazanarak son anda gelmişti.Formdalardı.

Grand Slam'siz 1 numara Wozniacki sponsor torpiliyle ev sahibi konumundaydı ama yine başarısız oldu.Sharapova'nın grubu galip gelemeden bitirmesi benim icin sasirtıcı degil tam tersi bekledigim birseydi.Formda rakipler karsısında sakatlıktan cıkıp mac yapma formu olmadan kazanmak impossible.
Son maça çıkmadan turnuvayı sakatlık yalanıyla terketmesi ise karakter problemini ortaya cıkardı.Vujacic tribunde nisanlısına destek verdi ama kendisi bir gun once Belçika takımının sokuna ugramıstı.Uğursuz hafta oldu güzel çift için.
Stosur-Sharapova macında 25 fotomuhabirin 22si surekli sharapovayı sadece 3u ise stosuru takip etti.Onlar icin tenis degil guzellik onemliydi malesef.

Kvitova solak ve bunu iyi kullandı.En etkili servisler onundu bu da kadınlarda buyuk avantaj oluyor.Tum maclarını kazanmak ona sanırım ektra 1,5 milyon daha kazandırdı turnuva sampiyonlugu ödülü olan 1.750 milyon haricinde.
Zaten bu turnuva maddi olarak daha da bonkor.Mac kazanmadan da 110 bin,bir mac kazanarak 220bin kazanıyorsun.Kalın kadın Bartoli(Sharapova kaçınca) prestij macinda Azerenka'yı yenerek bir gunde 220bin kazandı.Azerenkanın ekstra bonusuna mani de oldu.Hesaplayın kac yılda bu parayı kazancagınızı ve aglayın hemen.

Li Na bir mac da kazansa turnuvanın en sonuk performansını ortaya koydu.Sessiz sakin geldi gitti.İki macını erken saatte oynaması da bunda etkiliydi.
Bu arada ilk gece Stosur'un macı 23.30'da bitmisken ertesi gun 17.00 de korta cıkarmak insafsizlik değil de nedir.

Kortun her tarafına ışık vururken tribunler hep karanlık.Bu da iş gününün üstüne hele de 3.maçta adamın üstüne çöküyor.Yattığım çok oldu tribünde.

İpek Şenoğlu iticidir benim için.Yine iticiydi.Tenisi sanki kendi yarattı.

Organizasyonun en kotu yanı Fadik Sevin Atasoy'du.Çok başarılı bir tiyatrocu ve sanatçı.Ama tenis ne alaka,neden o?
çevirileri cok kotuydu.Kelimeleri degil anladıgını ceviriyordu.Tenis gecmisi olmadıgını da itiraf etti.Teniste kadınlardaki guzellikleri gorunce o konuda da bizi temsil ettigi söylenemez.

herşeyiyle çok güzel bir hafta oldu.
Hele duyduk ki atp master'ı getirme ihtimalimiz de varmış önümüzdeki sene.
İşte öyle bir şey olursa yıkılır.Federer'in coach'unun yaında otururum valla....

24 Ekim 2011 Pazartesi

Neden?????

Bir süre yazmayı düşünmüyordum. Yoğun, zorlu ve kendimce heyecanlı bir dönemden geçiyorum. Önce Güneydoğu'da yaşanan ölümler ardından Van'da meydana gelen depremler karşısında suskun kalamadım. Televizyon izleme fırsatım çok fazla olmuyor, ama sosyal medyadan uzaklaşma şansım olmuyor.
Arkadaş listemde bulunan birçok kimsenin Van'da gerçekleşen depremden sonra şu mesajı yayınladığını gördüğümde lanet ettim insanlıktan. 

 "DEPREM BÖLGESİNDEKİ belediye başkanı çağrıda bulunuyor :
"İş makinelerini buraya...
gönderin..." - cevap : İŞ MAKİNALARINI YAKTINIZ...
"doktorları buraya gönderin ;" - DOKTORLARI ÖLDÜRDÜNÜZ...." diye devam ediyor bu iğrenç mesaj. sonu şöyle bitiyor: " AMA BİZ İNSANIZ, İNSAN !!! HAİN DEĞİLİZ ... GELİYORUZ.." 
 

Gelmeyin be, ne boka yaradınız ki şimdiye kadar atıp tutmaktan başka. Sanki çok vergi verdiniz, çok bi s.kimlik aklınız vardı ya. Ulan aldığın maaş, mal varlığın neydi ki ne vergi verdin, işin gücün atıp tutmak. Lafa geldi mi müslümanım diye geçinirsin, bu mu sizin müslümanlığınız? Hangi onurlu insan yaptığı ya da yapacağı yardımı böyle gözler önüne serer?  Gölcük depreminde Yalovadaydım, o çaresizliği bilir misin sen? Hala üç kuruşluk hesapların peşindesin...

Cemil Meriç enteresan adamdır. Bizimkiler beğenmez, sağcılar da anlamazlar adamın derinliğini. Onunla ilgili TRT bir belgesel yayınlamıştı. Belgeselin başında aşağıdaki hikaye vardı. Etkilemiştir beni...

“Pers İmparatoru Kambis Mısır seferine çıkarken zaferinden emindi. Çünkü bütün kahinleri ittifak halinde idi. " Zühre yıldızı imparatorun burcuna girdi. Mısır'ın fethi yakındır." diyordu bütün kahinler. Öyle de olur. Tam 40 gün 40 gece sürer Nil'in yanı başındaki savaş. ve Mısır düşer. Ama önceden müjdelenmiş bu fetih acımasız Pers İmparatoruna kafi gelmez.  Menfiz tapınağının önüne bir otağ kurdurur ve mağlup Mısır Kralı Kısamelut’u huzuruna çağırır. Amacı bellidir; mağlup Mısır kralını daha da aşağılamak.


Mısır’ın mağlup generalleri; başları önde ve yüzlerinde horlanmanın utancıyla geçerler kralın huzurundan . Bu manzara hangi imparatoru kahretmez ki! Fakat Mısır Kralı sanki hiçbirşey olmamış gibi öylece durmaktadır. Perişan bir şekilde önünden geçen ordu sanki kendi ordusu değilmiş gibi... Oysa Mısır kralı gözünü bile kırpmamıştır, öylesine gururludur, öylesine soğukkanlı..


Sonra kralın sevgili kızı -Mısır prensesi- geçer otağın önünden beş paralık bir cariye kılığında. Pers Ordusundan çirkin bir ahçı yamağı saçlarından sürüklemektedir ve Mısır halkının acı çığlıkları yeri göğü inletir.Hangi yürek o güzeller güzeli prensesi böyle bir düşmüşlük içinde görmeye katlanabilir ki? Fakat Mısır kralının kılı dahi kıpırdamamıştır.


Daha sonra kralın oğlu –prens- kolları bağlı, ayakları prangalı, iki yanında dev gibi birer Pers askeri ile darağacına doğru sürüklenir. İdam edilir. Fakat kral yine soğukkanlılığını yitirmez. Az önce idam edilen oğul sanki kendi oğlu değilmiş gibi.


En sonunda hizmetçisi geçer otağın önünden. Mısır kralı yerden yere atar kendini. Hizmetçisini zincire vurulmuş görünce acımasızca yumruklar göğsünü, dövündükçe dövünür, iki gözü iki çeşme... Pers İmparatoru hem memnundur bu manzaradan hem de hayretler içindedir; ordusunu, kızını, oğlunu, ülkesini, herşeyini  kaybetmiş kral soğukkanlılığını korur da; mahiyetinde en değersiz kişinin yani hizmetçisinin perişanlığını gördüğünde nasıl böylesine yıkılır!”


Neden?????


" Çünkü insan en değersiz şeyini kaybettiğinde her şeyi kaybettiğini anlar!”



Toprak kaybetmek..Toprağını kaybetmek. hangi Türk aydınına "biz neyi kaybettik" diye sorarsanız, topraklarımızı kaybettik cevabını alırsınız. Ama aynı soruya Cemil Meriç'in vereceği cevap şudur:  “Türkiye ruhunu kaybetti! Toprak mı? En değersiz şeyimizdir belki de! Belki de en değersiz şeyimizi kaybedince herşeyimizi kaybettiğimizi anladık: ruhumuzu…”




Yaşanan bu trajediden hala kendine pay çıkarmaya çalışan - kendini nasıl tanımlıyorsan artık,gerçi sende o akıl bile yok ama -  senin ben ta amına koyayım.....

WTA CHAMPIONSHIP 2011-ISTANBUL



Dünya tenisinde çok gerilerdeyiz.Tenis sporunun varlığından beri haberdar olmayan milyonlarca insan olduguna eminim.Futbol kesmekesliğinin uzak tuttugu cok onemli ve zevkli sporlardandir tenis.Zengin sporu denir.Halbuki degil.Bir raket bir top karsinda da birisi olsun yeter.



Birçok kere belirtmisimdir tenis tutkumu.Dünyaya ikinci kez gelsem başarılı bir tenisçi olmak isterdim.Bu hayatta da yapmak istedigim seylerden biri tenis oynamak.Bir zaman bulsam hemen basliycam.Daha gencim,yaparım.


Ülkede tenisçi yetişmezdi son 5-10 seneye kadar.Simdi o konuda da yatırımlar var.Gençler cıkıyor yavas yavas.Marsel iyi ornek.Pemra,Çağla bu spora deger vermemiz gerektiğini ispatlıyorlar.Biraz daha sponsor desteklerinin artması gerekli.


Bu bağlamda salı günü başlayacak WTA CHAMPS 2011(kadınlar) cok önemli.Sezonu ilk 8 sırada tamamlyan tenisçiler için bir sezon sonu en buyugu belirleme turnuvası diyebiliriz.Prestij ve para ödülü cok fazla.Bu turnuvayı ülkeye kazandıran siyasilere ve tenis federasyonuna tesekkur etmek lazım.Onumuzdeki iki sene daha istanbul'da yapılacak.


Salı-Cuma arası grup macları var.Cmtsi yarı final Pazar final.Maclar Sinan Erdem'de.Biletlerimizi 20 gün öncesinden aldık.Bir dezavantaj var, hafta ici futbol ve basketbol macları denk geldi.Bilet alanalar umarım tercihlerini o yönde yapmayıp tenis izlemeye giderler.Diger maclar hep var ve olacak,ama bu turnuva cok onemli,bos tribunler olmamalı.Tüm dünya takip edecek.


Fikstur henuz belli olmadı,olunca paylasıcam.


Tenis federasyonunun internet sitesi de cok kotu.İlgilenenler icin biraz daha cezbedici,kolay ulasılabilir,bilgi dolu bir site yapılması lazım.Sitede bu turnuvaya cok az yer verilmis.


Tanıtımda dönen resmi koymuyorum çünkü resimlerdeki 3 kişi turnuvaya katılamıyor.

Aynı şeyi Panini de yapıyor.Cıkartmaları ocakta hazırlıyor,hazirandaki futbol turnuvalarında kadroların yarısı farklı oluyor.Bu işi de bir çözmeleri lazım.

19 Ekim 2011 Çarşamba

Anadolu Zihniyeti

Havaalanına giderken muhtesem baklavalardan eve almak için baklavacıya girdim.

Tv'de G.antep'in Sivas deplasmanı görüntüleri.Önümdeki müşterinin takım için yorumu:

"Takımdan bu sene bişey olmaz.Düşmezse iyidir.Zaten gecen sene de bisey yapamadı"

Adam çıktıktan sonra tezgahtar arkadasa, insanlar nasıl boyle dusunebiliyor diye sordum.Takımınız gecen sezonu 4.bitirdi dedim. Abi sorma bu zihniyetten dolayı biryerlere gelemiyoruz dedi.Kendi gibi dusunen insanlarin azinlikta oldugunu soledi.Bir gun once de Bankasya'daki belediye macina da o kadar az insan gitmisti ki.

Adam lig 4.lugunu begenmiyor,cunku her sene sampiyon oluyordu sanki.Süleyman Hurma da takımı 5.olunca özür dilemişti bu ziniyettekilerden"Her sene sampiyon oluyorduk.Bu sene 5.olabildik.Özür dileriz diye"

Sopalık zihniyet.

BALIKESİR BASKETBOL KLUBU

Uçaktan inince Havayolu sirketinin servis aracına bindim otoparka gitmek icin.Havaalanında eşofman takımlı uzun adamlar vardı.Balıkesir Basketbol klubuymus.Serviste takımın şoför ve malzemecisine rastladım.Kısa zamanda 30 soru sorma özelliğimi kullanarak adamdan topladım bilgileri.
Bir takım olmak,takımın parçası olmak güzeldir.Benim de okuldan hentbol geçmişim var.Güzeldir takım havası.
Takım bölgesel ligden yeni çıkmış.İlk iki maç iki mağlubiyet.Olsun dedim bu sene tutunma senesi olsun.Tipik futbol kültürü basketbolda da var.Takımı 2.lige çıkaran hocanın yerine bir önceki sene Trabzon'u 1.lige çıkaran coach ile anlaşmışlar.Oyuncu kalitesi cok ust duzey degilmis.
İeriden umutlular.
Best A.Ş. sponsor olmuş.sağlam bir kuruluşa benziyor.

***2.ligde 19 takım varmış.

16 Ekim 2011 Pazar

E Lucevan Le Stelle


Belki de aryaların en popüleri ve de en güzeli...bizim blogda da dursun bir köşede, eskimez ki efendim...bu işin içindeki herkes birgün bir yerde söyler bu aryayı. bunu seçmemin nedeni Zubin abiyi gördüm orkestranın başında, hadi bu olsun dedim..yine uyku yok, yine pazar, yine moto gp, yine isyan, yine özgürlük, yine şehvet...ahahah...

Gordon Gano (feat. Linda Perry) - "SO IT GOES"

15 Ekim 2011 Cumartesi

Üstad Uğur Meleke

Uğur Meleke için spor yazarı tanımlaması çok eksik.Gelmiş geçmiş en büyük futbol düşünürü benim için.
Linki tıklayın okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız

http://spor.milliyet.com.tr/hiddink-e-acik-mektup/spor/sporyazardetay/13.10.2011/1450168/default.htm

KÜÇÜCH VEFA



Sabah uçak sırasında beklerken birden hanımefendi eşiyle önümde belirdi.

aklıma hemen 15 yıl önceki kongre geldi.Sadece 1 oy. sadece 1 oy farkla başkanlığı kaybetti.Kazansaydı su an nerde olurdu ya da klubu ne halde olurdu ,hiçbir zaman bilemeyeceğiz ama o gun baskan olsaydi bugun özel uçağına binerdi heralde.

Sonra keline baktıkça haylaz Ali Şen'in rakı kadehini keline koyduğu aklıma geldi:))

KURALAR

Kuralardan önce şunları düşünüyordum.
Takımların form durumuna bakıldığında belki de en istenecek takım portekizdi.ama ismi bile korkmaya yeter.
En istenmeyecek takım yine form açısından hırvatlardı.
Çeklerin ne yapacağı maç günü belli olurdu,tıpkı bizim gibi.

Bugün PS ne ise o gün Commodore 64(ayrı yazı konusu) oydu.Ve bugunun pes'i bnm icin o gün Emily Hugo Soccer'dı.Milli takım düzeyinde 8 takım vardı. Almanya, İtalya, İspanya, Fransa, İngiltere, Hollanda,İrlanda ve galiba Türkiye vardı.Saatlerce oynar bilgisayara karşı kaybetmekten bıkmazdım.Bıktığım anda da bilgisayar'a İrlanda'yı aldırır,yenerdim, morallenir yine büyüklere dadanırdım.Irish adamlar bana hep loser gelir senelerden beri. Çocukluk işte.
Bunun dısında mantıkende İrlanda istediğim eşleşmeydi.Hem daha önce playoffta elemiştik,hem oyun anlayışları bizim defoları ortaya çıkarmaya yetmeyebilirdi hem de yeni bir eşleşmeydi.Hırvatlar ve Çekler sıkabilirdi.Ama ya dünya kupasındaki fransa-İrlanda maçının diyetini uefa ödemeye kalkışırsa???

Futbolu yöneten abiler 2008'den beri büyükleri(parayı) korumak adına playofflarda da seribaşı olayı cıkardı.Bosna hersek gibi yükselen bir takım Portekizle eşleşti.Umarım turu geçerler ve hevesler kursaklarda kalır.Aynı düşüncelerim Estonya içinde geçerli.Yukarda bahsettiğim diyeti ödemek için en güçsüz takımı ayarladılar İrlanda'ya.

Hırvatların form durumu beni niye korkutmus anlamadım.Gürcistan'a kaybetmişler, Yunanistan'ı sahalarında bile yenememişler.Bizim gibiler ama bize karsi iki hatta üç kere motiveler.Zaten içlerini döktüler.İntikam diye yırtınıyorlar.Saha avantajı onlarda,seyirci avantajı onlarda cok zor eslesme.

Karadağ-ÇekCum ortada diyerek suprize oynuyorum.

9 Ekim 2011 Pazar

ALMANYA

Kızıl Ordu'nun marşını dinletsek bizim millilere yine birsey olmazdı heralde.Ne dersin Rumble Fish?




Herkesin hatırlamak istemediği 90 dünya kupası benin ilk dünya kupam,o yuzden ayrı severim.Kupayı Almanya kazanınca da o zamandan beri Almanları tutarım futbolda.Güney Amerika takımlarını sevmem ne Arjantin ne Brezilya.Çevrem hep Brezilya'cıydı.Babam hep tutma şu Almanları derdi.Bana ne siyasetten.Din ile devlet işini karıştırmıycan,futbolu da hiçbirseyle.



92 yarı finalinde Danimarka'ya penaltılarla elenince cok onemsememistim ama 94 dünya kupasında ceyrek finalde Letchkov'lu komşu Bulgarisatana elendiğinde Almanlar, Capitol'de hayal kırıklığı bünyeyi sarmıştı.96'da sampiyonluga giden maclardaki gollere sevindigim kadar sevinmemisimdir Turk Milli takımının gollerine.Sonra dogal olarak ufak bir cokuse gecti Alman futbolu.Brehme,Litbarski,Mattehaus toplulugunun son halkasi efsane golcüm,idolüm Klinsmann'ın da sanırım son turnuvasıydı. Bierhoff kesmedi beni. 2002'ye kadar ortada gorunmediler.2002 kadroları da cok vasattı ama ne olursa olsun "turnuva takımı" lakabını en çok ve ilk hakeden takım finale bir sekilde cikmisti.Eş zamanlı olarak tam anlamıyla futbolda statlardan baslayarak,yeni ve genc oyucular bulunarak değişim sürüyordu.2006 ev sahipliği yapılan değişimin sonuçlarını test etmek için önemliydi,yarı final yine basarı demekti ve doğru yolda gidildiğinden emin oldular.2008'de final 2010'da bir kez daha yarı final oynadılar.Turnuva kazanma zamanı geldi.2012'nin de en buyuk favorisi oldukları Cuma akşamı en azından stattan cok belliydi.


Barselona'nın milli takım versiyonu olma yolundalar.İspanya örneğini cok iyi takip ediyorlar ve bunu kıçı yere yakın adamlarla değil insan değil dedirtecek fizikle yapiyorlar.Çok hızlı pas yapıyorlar,sahayı cizgilere kadar yayılarak cok iyi kullanıyorlar,kontrataka cok hızlı cıkıyorlar,hatta gorduk kalecileri asist yapıyor.10 mactır gol yememek Neuer'i sıkmış olcak ki asiste başlamış.Defans cok hızlı,yas ort.25.Orta saha Mesut'suz da cok iyi.Müller'den sonra Götze(19)ile madenden altın bulunmuş gibi.Hücumda koşanı var,bitiricisi var,al ver yapanı var ne istersen.Ve bu on senelik altyapı devamlılığı 10 yıl daha Almanya'yı zirvede tutar.


İspanya 50 yıldır yoktu, 5 yıldır var,Fransa yoktu 5 yıl vardı,10 yıldır gene yok.İtalya hep var ama sonuc hep yok.İngiltere zaten zavallı.


Ama Almanya her zaman var,her zaman sonuç alıyor ve bu da onları en büyük yapıyor.

Bilirsin ki Almanaya maçın sonuna kadar bırakmaz ve 90'da atar.



Bizim milli takımla ilgili cok soylencek bisey yok En dogrusunu Hamit söyledi zaten.Burak'ı ve kaleciyi dısında tutarak at gerisini çöpe.


***Bu maçı sahaya 5m mesafeden izledim.derinlik olmaması kötü ama önündeki ikili mücadeleleri detayına kadar inceleme fırsatı güzel.

Feist - Limit To Your Love

yağmurlu pazar günü için uygun bir şarkıdır..al nescafeni aç Feist' i dinle işte. yeni albümü de çıktı (Metals) ama eskilerden bir şarkı paylaşalım. güzel kadındır Leslie.. : )


Polyushko Polye - Kızıl Ordu

Rusların marşlarını severim. gaza getirmede üstlerine yoktur. bu bence en başarılılarıdır. enerjin kalmadığında açarsın 3 doz, ne olduğunu anlamazsın. ah be troçkinin kızıl ordusu, daha sonraları tatu ile bile sahneye çıktın. söze gerek yok...


2 Ekim 2011 Pazar

Euroleague& Avrupa Voleybol Şamp.& Derbiler

Euroleague'de ülke bazında 3 kulüple temsil etme hakkını kazandık.Çoook önceleri buralarda oynaması gereken GS yaptığı atılımın semeresini cabuk aldi ve üstüste 3 maci kazanarak-son mac evsahibine karsı-gruplara kaldı.Final Four'un bu sene ülkemizde Sinan Erdem'de yapılacağı düşünülürse motivasyonu üst düzeye çıkararak birden fazla takımla bile burda yer alabiliriz.
Yunan takımı Paok'u 77-64,Asvel'i 93-83,Rytas'ı 71-63 yenerek Barcelona,Siena,Unics Kazan, Prokom,Olimpija'nın grubuna düştü.İlk bakıldığında tecrübe çok önemli.Yenile yenile seneler içinde bu organizasyonda bir yerlere gelebiliyorsun.Ya da hiç gelemiyorsun.Sürekli yatırım şart.
Basketbolda futbol gibi supriz olmaz.İyi ve güçlü olan kazanır.F4 İstanbul,bunu degistirebilir.Yenilmez Armada ruhuyla ,bir de kalın pivot alınması şartıyla.
Aynı saatlerde Two Nations cup'ta Efes Pilsen(bnm yazmamda sakınca var mıdır?) iki yunanı gecti,fener birini.Efes'in kadrosu acayip oldu.Vidmar'ın donusu de fb icin cok onemli.

Voleybolda şampiyonluk yarınlara kaldı.
Manikürlü,ojeli eller,uzun bacaklar,Sırplar...
Sırbistan-Türkiye:3-2 (YF)
Almanya-İtalya:3-0 (YF)
Türkiye-İtalya:3-2 (3.lük)
Sırbistan-Almanya:3-2 (1.lik)

Derbiler:
Everton-Liverpool:0-2
Tottenham-Arsenal:2-1

Ezeli Rekabetler:
Juventus-Milan: 2-0


Avrupa'nın şu anki en buyuk fiyaskosu: Villareal.

25 Eylül 2011 Pazar

24 Eylül 2011 Cumartesi

1. Suç ve Ceza Film Festivali - 1st Crime and Punishment Film Festival

23-30 Eylül tarihlerinde İstanbul'da.Reklamını daha önce yapacaktım fırsat bulamadım.(Fırsat bulsam Us open(Federer icin yine bir ağıt) EuroBasket 2011 için neler döktürecektim olmadı)

Tekrar ediyorum 23-30 Eylül İstanbul'da.
80 tane film geliyor.hem kısa hem uzun metraj.Konuları başlıktakinden.

Film gösterimlerinin yapılacağı salonlar:
Nişantaşı City Life Cinema
İ.Ü. İletişim Fakültesi Sinema Salonu
Beyoğlu Sineması
Başakşehir Muhsin Ertuğrul Tiyatro Salonu

Bilet fiyatları çok komik. adult:6tl, student:4 tl, İ.Ü 'deki gösterimler ücretsiz.

Alın size eylül ayının son haftası için alternatif program.

LiVESCORE

iNTERNET SANSÜRCÜLERİ LİVESCORE.COM'U DA ENGELLEDİ. KINIYORUM.



SEBEP NE?BAHİS REKLAMI OLMASI MI? NİYE O ZAMAN BAHİS SİTELERİ HALA AÇIK ?



Hangi site livescore'un tadında olabilir ki? Hakkaten soğuyorum!

İBB

En üst lige çıkalı 5 ya da 6 sene oldu.Her sene bir önceki sezona göre daha fazla puan aldılar.Hep üstüne koydular.Bu durum sadece gecen sezon degisti.Bunun da sebebi Türkiye Kupasında finale yükselmeleriydi.Sonuçta büyük hedefe 1 adım kalmışken ligi nispeten boşlamaları anlaşılır bir sebep.
Çok bilmiş ulemalar der ki bu takımın arkasında belediye var.efendim benim vergimle takım kuruluyor,vatandaşın parası harcanıyor,şu bu oluyor.Ben bu durumdan cok memnunum.Futbol tutkunu ülke olarak adlandırıldığımız halde Süper Lige yaklaşık 20 seneden sonra ilk defa çıkan ordu ve mersin iy taraftarı bile kıç kadar stadı doldurmuyorsa,büyük şehirlerin taraftarının onca yatırıma ragmen ilgi göstermemesi devam ediyorsa,taraftarı olmadan,konsantrasyon sıkıntısını en cok yasama ihtimaline karsin her sene üstüne koyarak iyi top oynayan İBB takımı bırakalım belediye tarafından daha fazla desteklensin,bizde futbol aşkımızın dış güçler tarafından yerlerde süründürüldüğü şu günlerde biraz olsun zevk alalım.

Trabzon-Karabük maçı yerine Manisa-İBB maçını izleyelim.

*Manisa yine 10 kişi kaldı,abarttı.Kemal Özdeş(Ersun Yanal ekibinden) E.Y'ın G.Birliği dönemindeki vur kır kısmını örnek almayı bıraksa iyi olur.

20 Eylül 2011 Salı

nasıl unutmuşum..

en sevdiğim ve sıkılmadan dinlediğim grupların başında gelirdi...unutmuşum...hala şarkı paylaşmamışım, ayıp bana ayıp...bu adamlar süperdi...ilk parça strummer (RIP) için gelsin, 2. si simonon için...



düşmedim daha :)

kıyamet sende kop kopacaksan...

15 Eylül 2011 Perşembe

PJ Harvey - Dear Darkness

Bu şarkı da o "arkadaş" tan bonus olsun...İyi baksın kendine...

Not: Nicki de mysterious woman olsun, ileride anlatırız belki onu da...

Kış Şarkılarına Devam - Balmorhea

Kış gelsin, sabahtan yapalım sıcak şarabımızı, dışarıda yağmur yağsın ( İzmir'e de kar yağmıyor ki arkadaş napalım), biz içelim sızana kadar...fonda da Balmorhea olsun bu sefer...İlk şarkıyı yollayan kişiyle (Mysterious woman) karşılaşmadım henüz, gün olur tanışırız belki, eski heyecanımız kalmasa da o günlerin hatrına içeriz bir kadeh şarap...2. parça da iyidir, hoştur...



13 Eylül 2011 Salı

Kaybettiğiniz Herşey İçin...



"1957 yilinda Fenerbahçe İkinci Başkanı Müslüm Bağcılar Metin Oktay ile bir gazinoda buluşur. Bir çek uzatır Metin'e, "rakamı sen yaz Metin" der "yeter ki Fenerbahçe forması giy".. Metin Oktay ise tok olmuştur her zaman paraya, İzmirspor'dan da "ya ben ya Galatasaray" diyen zengin kızı sevgilisini bırakıp gelmiştir zaten, anında verir cevabi "bizi sevenleri üzmeyelim baba, bizi sevenlere ihanet etmeyelim"

Para, kariyer için herşeylerini yitirenlere inat.....

6 Eylül 2011 Salı

7 Eylül 1996

15 yıl olmuş...Dark Passenger ( Dexter) günlerimden kalma Tupac Amaru Shakur'u anmadan geçmeyelim. 15 yıl önce arabada vurulup 7 gün komada kaldıktan sonra kimilerine göre öldü kimilerine göre bir yerlerde bizi izliyor tıpkı Elvis gibi... Hiphop dünyasının en asi çocuğu, Puff Daddy'nin nefret ettiği isim ( herkes onun öldürttüğünü söyler), West Coast'un bir numarasıydı 2Pac...Black Panther üyesi annenin haylaz çocuğu defalarca hapse girdi, birkaç defa vuruldu, en çok onun albümü sattı -belki hala rekor ondadır-...neyse en sevdiğim şarkısını ekleyeyim...güzel videodur, 4. dk dan itibaren son geceye ilişkin görüntüler mevcut...

Oblomov

Tatilin ilk kısmı sona erdi, Eylül sonunda 2. Bölüm başlıyor. İlk bölümde iyi dinlendim diyebilirim, Teoman müziğe veda etmesine dayanamadım, içtim de içtim. Çok koydu bana gitmesi, durup durup o müziğe veda mektubunu okuyorum…şaka be şaka…

Yaz mevsimini çok sevmem. Sıcaklar öldürür beni, güneş bütün enerjimi (zaten ne kadar var ki) alır da alır. Bira hayat kurtarıyor bu mevsimde. İçip içip denize girmesi ise tadından yenmez. O kadar tembel -ya da rahat- (Oblomov’ u çatlatırım sinirden)  bir adamım ki, gülmeye, konuşmaya (işim gereği günde 10 saat konuşmak zorunda olmamı unutma ama), üzülmeye bile yoruluyorum artık. Ehliyet sınavına girdim, emniyet kemerini takmamaktan (-10 puan olur kendileri)  90 puanla tamamladım sınavı. Sınavı geçtim, 4 senedir Bostancı emniyetine gidip ehliyetimi almadım hala. Wınn’ ımı kaybettim, 6 ay sonra eski sevgilimin ısrarıyla başvurup iptal ettirdim, faturalarını da ödedim bi güzel…izmir’e yerleşeli 1 yıldan fazla oldu, İstanbul’daki evin telefonunu hala kapattırmadım… ama sigaram bitsin, içkim bitsin saat hiç farketmez bulurum o açık dükkanı… bu arada unutmadan söyleyeyim, biranın yanında salatalık turşusu ve jalapeno biberi süper olur, müsait olduğunda dene bence…

Bazen sorarlar, nedir içkiye düşkünlüğünün sebebi? Birşeyleri mi unutmaya çalışıyorsun Rumble? Birşeylerden mi kaçıyorsun? Asla…içkinin kendisini seviyoruz o kadar…azaltmaya çalıştım birkaç sefer, rehabilite merkezine de gittim, olmadı be…ilişki konusunda yaşanan ayrılıkların birkaçı dışında nerdeyse tamamında aynı problem (bana göre problem değil ama) yaşandı. Az iç lütfen, biraz bana ilgi göster…şunu net bir şekilde söyleyebilirim; evet keşkelerim oldu dedim ama bu kişilere karşı değildi, ilişki kavramında yapmamam gereken şeylerle ilgiliydi. Giden gitti, kimseye aman gitme demedik, dönmek isteyenlere de kapıyı kapattık sonuna kadar…o yüzden unutamadığım kimse hiç olmadı, gurur duyulacak bir şey değil ama öyle….içkinin de birilerini unutamamakla alakası yok…kimse yokken içki vardı (yaş 15 ti), bundan sonra da öyle olacak...Zaten bana güzel nescafe yapan da çıkmadı henüz… (Bkz. aşağıdaki Californication yazısı)

Denizdesin, inceden de alkollüsün, sırtüstü yatıyorsun…kulağında “o” uğultu var sadece, kendinlesin doyasıya…Gereksiz hiçbir şey yok zihninde, yüzünde bir tebessüm, sadece gökyüzüne bakıyorsun..dalga çarpıyor suratına, kendine geliyorsun..toparlanıp kulaç atmaya başlıyorsun..hayat devam ediyor…

Müziğimiz kuzeyden gelsin. Ayrı bir yazı konusudur kuzeylilerin müziği, Madrugada en sevdiklerimdendir.

Not: Grobelaar, biliyosun sözüm var tenisle ilgili yazmayacağım, peki Barbara Schett’ in güzelliğine ne diyeceğiz.


4 Eylül 2011 Pazar

US OPEN 2011



İkinci haftayı diğer bir deyişle 4.turu bekleyemeden döktürmeli.Doldum taştım zira.


Hıncal Uluç'a uyuz olanlar vardır bir de sevenler.Seven de sevmeyen de takip eder o ayrı.Ben orta okuldan beri severek takip edenlerdenim.Üniversiteden sonra biraz ben de koptum,fikir ayrılığına düştüğümüz çok oldu,şimdilerde yine aramız iyidir.Yıllardır spor televizyonculugu adına trt'ye ve yayıncı kuruluşlara giydirir hıncalım.Sonuna kadar arkasındayımdır.Hele ki Marsel İlhan'ın ikinci tur maçıyla ilgili gazetede en ufak bir haber,ntvmsnbc'de ufak bir detay bile yar almayınca dedim yuh artık.Ayıp hakikaten ayıp.Bunu devlet kanalı degil de özel spor kanalı ve türevi yapınca daha vahim bir hal alıyor.Bnm gibi devsirme sporcuyu icinize mi sindiremiyorsunuz da Özbek asıllı Türk tenis sporcusunun Dünyanın en önemli 4 büyük tenis turnavısından birinde yaptığı ikinci tur maçının bilgisini vermiyorsunuz a GERİZEKALILAR?


Tenis sevgimi daha da fazla yaşayabildiğim bir turnuva oluyor.Çünkü tatil bahanesiyle daha çok maç izliyorum,daha sıkı takip ediyorum.Tenis biraz şanssız spordur.Maç sonucunu okursun 3-0,ya da 6-3,6-2,6-4 geçersin.Halbuki her setin,oyunun bi hikayesi vardır.sonucuna bakıp kolay gectigini dusundugun mac belki 3 saatten fazla surmustur,ya da 6-4 gordugun sonuc 0-4'ten 6-4 olmustur.İlk 3 turun mac trafigini yakalamak zor o yuzden ben de 4.turdan baslarım ama ne buyuk yanlıs oldugunu yine gördüm.(tabi bu turnuvada saat farkı lehimize).


İkici turda eski kurt Ferrero,Monfils(7)'i 3-2 yendi mesela.yakın skorlarla 4 saat 48 dakikada.Young-Wawrinka macı da cok guzeldi.Robin Haase-Murray macında Murray 2-0dan 3-2 aldı.Haase son sette 4-0 yenikti,3 kere sağlık molası alıp sırt masajı yaptırdı ve 4-4 'e getirdi,sonunu getiremedi ama macın hikayesi guzeldi.David Ferrer James Blake'i 3-0 yendi ama iki forehandi kuvvetli tenisciyi izlemek buyuk zevkti. 1.turdaki Karlovic,Gonzales macı da iki iyi servisci mucadelesi bakımından cok guzeldi.


3.turda yine iyi maclar var(dı).


Djokovic-Davydenko(Nadal'a karsı bireysel ustunlugu olan tek tenisçi 6-4) : 3-0

Dolgopolov-Karlavic:3-1

Federer-Cilic:3-1(federer zayıflamış,fiziksel acıdan iyi,ama cilic kendi kendine kaybetti diyebiliriz

Tsonga-Verdasco:3-0(iki agresif,sert tenisci,seyir zevki yuksek maç)

Bugün 3.turda


Del Potro-Giles Simon,Lopez-Murray(supriz olabilir),ve tabiiki Nadal -Nalbandian(comeback olur mu?)


Cincinatti'den sonra Mark Fish'e de özel dikkat!!


Not: turnuvada toplamda mı yoksa sadece erkeklerde mi hatırlamıyorum ama 18 mac sakatlıktan dolayı yarıda kaldı.


Bayanlarda da seyir zevki cok mac oldu.Cok seribası elendi.


Azarenka(4) kura azizliği yaşayıp Serenaya elendi 3.turda.

Schiavone yine inatcılıgını konusturup mac puanı cevirip,macı final setine goturup 3 saatte kazandı.

Pavluychenkova,Jankovic'i sahadan sildi.Petkovic 4.tura cıktı "Petko" dansı yaparak selamlıyor seyirciyi,cok sempatik:)RAdwanska,Bartoli,Li na,MaSha erken veda edenler.


4.turda özellikle üst tabloda cok iyi maclar var.

Wozniacki-Kuznetsova,Williams-Ivanovic,Pavluchenkova-Schiavone

Alt tabloda sacmalamazsa Vera Zvanerova finale gelir.


Dün Çeşme'den Rumble Fish aradı.Us open bilgime başvurdu bazı konularda.Sonra soyle bir yorum yaptı."Schiavone'yi görünce tv yi kapatmak istiyorum" kibarca çirkinliğine gönderme yaptı.O anda ispanyol balık etli Arantxa Sanchez aklıma geldi.Steffi'min düşmanlarından.Hangisi daha çirkin diye düşündüm ve kadınlardan soğudum birkaç saatliğine.


Hey Rumble,önemli olan tenis,iyi oyun,Ruslar bas dondursede,güzellik yarışmasında değiliz.Özleştirimi yapar,yazıyı sonlandırırım.





EUROBASKET 2011- 2

Litvanya maçı bittikten sonra babadan torpilli Sine canli röportajlar yaptı ntvsporda.Dikkat ettiyseniz görüntüde 1 adet forklift ve 20'li paketlenmis depo rafında yerini almayı bekleyen yüzlerce su şaşalı bulunuyordu.Bu görüntüden organizasyonun bozukluğu yorumunu mu cıkarmalıyız yoksa yayıncı kurulusun yer yokmus gibi orayı mı tercih ettiğini düşünmeliyiz bilmiyorum,ama saçma ve komik görüntüydü.
Cenk Akyol'a Kaukenas'a baskı yapması söylenicegine forklifti kullanıp suları çekmesi görevi verilse daha başarılı olurdu sanki.

Ender'i Kerem Tunçeri'ye her zaman tercih ederim.Hem daha genç olması,daha yüksek şut yüzdesi olması,daha hızlı olması,Kerem'e bazen gıcık olmam falan filan.İyi de Ender senin bu fiziki olarak ezik görüntünün sebebi ne?Hiç mi fitness çalışmıyorsun?Hadi basketbolu izleme diyelim, rakipte tuttuğun oyuncuları da mı görmüyorsun?Hiç yoksa şınav çek pazuların şişsin de sana bakınca 28 yaşında olmana rağmen 18 yaşındaki tıfıl sanmayalım be kardeşim.

Hidayet hala maç sonunda "maç sonu oynamada hatalarımızdan ders alıp tekrarlamıycaz" diyor.Bu kaçıncı üst düzey maçın?Niye hala ders alıyorsun?Niye tutuksun?İnsiyatifi alsan alıcaz maçı.

Litvanya sonucu nolursa olsun Polonya yara sarma macı demistik.Kazasız belasız atlatalım. İspanya maçı daha zor olcak.Diğer grupta Fransa iyi gidiyor,Almanya'yı yendiler.
Bir de Makedonya süprizi var.Önce Hırvatistan sonra Yunanistan'ı yendiler.Helal olsun.Ama niye Amerikalı Bo Mccalebb oynuyor?Niye Bulgaristanda Alman Rowland oynar?Eski dost Dommercant'in Bosna'da ne işi var(finlandiyadan 30 yesinler diye mi)Gürcistan,Ukrayna,Karadağ hepsinde birer Amerikalı.Belki mücadele,başetme güçleri artıyor vizyonları gelişiyor ama benim içime sinmiyor.

30 Ağustos 2011 Salı

EUROBASKET 2011



2001 kadrosundan 3 isim kaldi. Ömer Onan,Hidayet Türkoğlu,Kerem Tunçeri. Jenerasyonun sonu geldi.Bu jenerasyon milli takım düzeyinde başarılı mıydı? Geçmiş tarihe bakıldığında tabii ki başarılıydı,elde edilemeyen dereceler elde edildi,büyük turnuvalara katılma sürekliliği sağlandı,akıllara kazınan maçlar yapıldı, yine de beni rahatsız eden bir konu var.Ev sahibi olmadıgı turnuvalarda 8.likten öteye gidemeyen bir takım sözkonusu.Son eurobaskette bunu değiştiriyorduk.Namağlup lider bitirdigimiz gruptan cıkıp 4.Fransa'ya ceyrek finalde elendik.Büyük denizleri geçip derede boğulduk.Tam bize göre.Şimdi yine bu fırsat elimizde belki de son defa.Kaldırın ortadan şu rahatsızlığımı.


Hazırlık dönemini iyi geçmedik.Normal karşılamak lazım.Profesyonel oyuncusundan amatörüne kadar toplumumuzun genlerinde vardır iddiası olmayan,hazırlık adındaki olaylara refleks göstermememiz.Tembeliz napalım.Neyse ki şanslıyız,turnuva baslangıcında harika bir fiksturumuz var.Portekiz ve Britanya ile tam anlamıyla ciddi hazırlık macı yapıcaz turnuvada.Sonra ev sahibiyle(Litvanya) ciddi bir sınav.Sonuc ne olursa olsun Polonya maci ile toparlanıcaz,son mac en buyuk favori ile.(İspanya).


Gruptan nolursa olsun 3.cıkmak gerekir.İki ciddi sınavı kaybetsek bile oyun olarak karakterimizi gostermek lazım.Diger gruptan Sırbistan,Almanya,Fransa(burda İtalya lobi destekli supriz yapabilir eski gunlerin hatrına-israil de supriz yapabilecek guce sahip) gelir heralde.Burda en az iki galibiyet sart.Burda grupta ilk 4e girdik mi gerisi zaten Balkan Kupası.Yunan'dan kacmak yeter.


Nba lokavtı sebebiyle süper yıldızlar mızmızlanmıyor bu sefer.29 kisi ile geliyorlar.Bizde 4 nba li var 2si de sakatlığından gelemiyor.Yani herkes tam güç katılıyor,bu da turnuvanın anlamını daha da arttırıyor.


Kadro gücümüzün yeterliliği konusunda süphelerim var.Cenk Akyol güven vermiyor hiçbir zaman. Emir(soyadı olmadan daha Türk) bireysel anlamda harika oyuncu ama takıma uyum sağlayabildi mi?Enes tam bir ?(yazıyla soru işareti),Ömer aşık sakatlığı tam olarak atlatabildi mi?İzzet de titrer heralde.

Takımın 1/3'ünden fazlası icin soru isareti cok olumsuz.Jenerasyonun son 3'lusune Ender ve Sinan'ın yapacagı katkı cok önemli.Tabii Ersan ve en kilit nokta olan pota altında Oğuz da.


Zevkli maçlar olacak.Yerinde Litvanya'da izlemek vardı bayramla birleştirip.Basketbol ülkesinde turnuvayı güzel kızlarla izlemek.Ukde kalır bu bende bir ömür.2013 slovenya'da.Aynı hatayı yapmam iki kere.


Us Open da başladı.Tv ekranı dolu dolu.İkinci hafta, 4.turdan baslarız yazmaya.

Marsel İlhan'ımız ikinci tura cıktı bile.Verdasco ile eslesti.Persembe oynarlar.Verdasco cok sert ve agresif bir tenisci.dün kortta 3 saatten fazla kaldı.Umarım yıpranmıstır.

californication..

fondaki şarkı Pearl Jam - Nothingman...ben alaçatıya kaçar...




 Hank ilk tanıştıklarında Karen' a bir mektup yazar. Klipteki sözlerde aşağıdaki mektuptan. 2.sezon 10.bölüm

"Dear Karen,
If you're reading this, it means I actually worked up the courage to mail it so good for me. You don’t know me very well, but if you get me started I tend to go on and on about how hard the writing is for me. This is the hardest thing I ever had to write. There no easy way to say this so I’ll just say it, I met someone. It was an accident, I wasn’t looking for it, I wasn’t one the make it was a perfect storm. She said one thing and I said another and the next thing I knew I wanted to spend the rest of my life in the middle of that conversation. Now there this feeling in my gut that she might be the one. She completely nuts in a way that makes me smile highly neurotic, a great deal of maintenance acquired. She is you Karen, that’s the good news. The bad news is that I don't know how to be with you right now, and that scares the shit out of me. Because if I am not with you right now I have this feeling we will get lost out there. It’s a big bad world full or twist and turns and people have a way of blinking and missing the moment. The moment that could of changed everything. I don’t know what’s going on with us and I can’t tell you should waste a leap of faith on the likes of me. But damn you smell good, like home and you make excellent coffee that has to count for something. Call me!
Unfaithfully yours,
Hank Moody"



27 Ağustos 2011 Cumartesi

yorumsuz 2

Bu özgüven karşısında ben susarım Grobelaar... o nasıl bir mağrur bakıştır öyle....sözün gereğini yerine getirir bu abi..

SÜPER KUPA

Süper Kupa'lari severim.Kupa koleksiyonu icin artıdır,renktir,adı büyüktür,degeri benim icin büyüktür kimilerine gore yoktur.Aslında iğrenç Monaco 2.Louis'ten baska statta oynansa daha buyuk sükse de yapar.Nasil bir başarıdır bunu pazarlayan icin ve nasil bir yanlıstır Uefa icin.Dünkü biletli seyirci sayısı 18.000(Ali Sami Yen'de süper kupa ancak böyle olurdu).Neyse 2013'te final Prag'da.Prag icin bir bahane ariyoduk,guzel oldu.

Mayıs ortasında Avrupa Sampiyonu apoletini taktiktan sonra tadını cıkarmak en fazla 15 gun.Sonra yeni sezon.Süper Kupa'da hatirliyorsun kendini, tekrar bir onore oluyorsun 3 ay sonra.Hele Feyenord,Cska,GS,Zenit gibi basarıyı tekrarlaması zor klupler icin daha da guzel.Bu yuzden midir bilmiyorum ama Kupa2'yi kazananlar daha basarilidir ben de hep onları tutarım şımarık Kupa 1 galibine karsı.

2.Louis'den(1998) alırsak,aynı zamanda tek mac üzerinden,dun aksam da dahil olmak üzere 8-6 kupa 2'ler galip.Real Madrid,Man Utd,Porto 2'şer(Porto3 oldu) kez kaybetmis finalde.Milan,Liverpool 2 kez kazanmıs,Barca 2 kazanıp 1 kaybetmis.

Barcelona'nın sıkan kazanma serisi bir yana son 9 sezonda 3.kez burda oynayan Porto'yu tuttum.
Gs,Zenit,Lazio 1 de 1 yapmısken Porto da kazansın bir kez istedim.Kotu baslamadılar aslında,nerden bilsinler Yeşil Dev'in harakiri yapcagini.Mümkünse Forvetler kendi kalelerine 35m den daha fazla yaklasmasınlar.Ya abuk penaltı yaparlar ya da dunku pası.

Günümüz futbolunda herkes cok kosuyor,herkes benzer taktik uyguluyor,farki ufak nuanslar ya da cok daha yetenekli topcular belirliyor.Barcelona Real Madrid'i bir kez daha aciz duruma dusuruyorsa(sonuc olarak-ne yapsam olmayacak moduna soktular ezeli dusmanı),super kupayı sıkıntısız bicimde aliyorsa ve bunları mascherano stoper oynarken yapıyorsa fark dusundugumuzden de fazla.

Not: Fatih Hoca-Mourinho birbirlerine sarılırken, Fatih Hoca'nın Kadıköy'de İsmail Kartal'ın gözünü kulağını sevdiğini düşündüm:)))

YORUMSUZ




25 Ağustos 2011 Perşembe

Mogwai - Take Me Somewhere Nice...

Grobelaar'ın yemek tariflerine ve mekanlarına inat, kış şarkılarına devam...hocam biraz IAMX filan anlat işte...ocakbaşına çevirdin blogu...şaka şaka..bu grup rockn coke a gelmiş, haberimiz yok...iyi gibiler...

23 Ağustos 2011 Salı

her mevsim gider...kışa da uyar hani....

"kişi yaşamı boyu,
bir yerde takılıp kalıp,
yolda olduğunu sanabiliyor;
ya da, ters taraftan,
sürekli yürüdüğü halde,
bir yerde durduğunu...

öyleyse önemli olan,
bir yerde bulunmak değil,
bulunduğu yerin bilincinde olmaktır;
aynı şekilde, yolda olmak değil,
yürüdüğün yolun bilincinde olmak..."
diyor Oruç Aruoba... madem bilinç önemli bir mesele bizim için... şarkımız da gelsin Bandista' dan...
Not: Şiir ve şarkı yönlendirmesi suskunkharon' dan...bize uyar mı? sonuna kadar...aynı bokun laciverdi değil miyiz? dibine kadar....
"aşk inadına, aşk devrimdir
mağlup, galip ve nikbindir
her sabah, her gece
mücadeledir"

Mücadeleden yoruldum o ayrı......ama pes etmek yok..