Bu Blogda Ara

13 Kasım 2011 Pazar

Leyla İle Mecnun

Vaktimin çoğu laptopla ve mp3 ün kulaklığıyla geçtiğinden televizyona pek vakit kalmıyor. Galatasaray'ın maçları haricinde - Grobelaar gibi milliyetçi hassasiyetlerim de olmadığından milli maçları bile izlemem, Fenerbahçeli bir futbolcunun oynadığı bir takımın galibiyetine sevinmem söz konusu olamaz- televizyonla ilişkim, geceleri ışık olmadan uyuyamadığım için ışık etkisi yaratmaktan ibarettir. Amaaa uykuya dalmadan bir çok şeye de kulak misafiri olmuşumdur. Geceleri tekrarları yayınlanan birçok gündüz kuşağını ninni gibi dinlemişimdir.

Kış kendini hissettirdiğinde tv dizileri de herkesin gündeminde oluyor. Permalı İbrahimler, Kuzeyler Güneyler piyasayı silip süpürürken bizim gönlümüzdeki dizi de tabi ki Leyla ile Mecnun olacaktır. Yabancı dizileri de birkaçı hariç (Dexter ve Californication) haftalık takip etmem mümkün değil. İşte haftalık takip edebilme cesareti gösterdiğim 3. dizi de Leyla İle Mecnun. Tesadüfen tanışmamıza rağmen, olanca absürtlüğüyle kendisine bağlayan bu dizi, başlardaki temposu azalmasına rağmen gönlümdeki yerinden bir cm aşağı inmemiştir.

Sizlere tavsiyem bulun internetten 1. bölümünden itibaren izleyin. Henüz 31 bölüm oldu. Gerçi dizinin süresi gayet uzun, 70-80 dk ları buluyor, ama kesinlikle değer. Eklediğim video ise son bölüme ait, absürtlüğünden, gülmece öğesinden son derece uzak bir melodram öğesi taşımakta. Ama Leyla İle Mecnun da böyle işte. Kore sineması gibi. Türler üstü... gülmecenin de verdiği kadarıyla dramanın da ( ilk sezon finalinin son sahnesini hatırlayın) hakkını verebiliyor. İzleyin bu diziyi izleyin.

Not : "Herkesin bir yara izi vardır" mottosu üzerine bir yazı gelecek. Sadece biraz bekleyin lütfen. Bazı şeylerin geçmesi gerekiyor kendimce. Atlatayım yazılar kaldığı yerden devam edecek. Grobelaar futbol, basketbol, tenis acımıyor nasıl olsa. Biraz gündelik yaşantını anlat Grobelaar :)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder