Bu Blogda Ara

8 Eylül 2012 Cumartesi

Eylül Güzeldir

Eylül iyi başladı, hızlı başladı bakalım nasıl bitecek...Geçen hafta abimiz Burak Şentürk'ü(http://www.buraksenturk.com/) evlendirdikten sonra spontane olarak ilk blog toplantımızı gerçekleştirdik. 2012 yılını değerlendirip, 2013 bütçesini yaptık.Yine 2013 te yazı  konuları olarak ,hayat, kadınlar ve aşk temaları üzerinde yoğunlaşmayı seçtik.

İş açısından Eylül hiç olmadığı kadar yoğun geçiyor ve daha da geçecek. Yıl sonu yaklaştı, norm kadro dolulukları, iç terfi oranları, dış alımlar, iç terfiler, yer değişiklikleri, atamalar, iş seyahatleri, yönetici değişikliği...

Pazartesiden başlayıp sırasıyla Ankara, Adana ve son gün İzmir...Yine havaalanları, taksiler, otel kahvaltıları bizi bekliyor... Bu seyahat biraz daha farklı olacak galiba çünkü yol arkadaşım Rumblefishin gözlerinde atmaya başladı kalbi...ve yaprak çıtırdılarıyla yürümeye başladı...Her haline alıştık ama bu haline nasıl katlanırım bilmem :)

Küçük bahçem kreşe artık tam gün başlıyor, bu yaşta erkenden kalkması, sabah servise binmesi, akşam yorgun eve gelmesi, sabah yarı uyur üstünü giyindirmek ve saçlarını taramak, her sabah okula gitmek istemiyorum baaabaaa cümlesini duymak kadar koymuyor hiçbirşey bana...

Eylül güzeldir, uzun kollular güzeldir, gece pikeyle yatmak güzeldir, sabah ürpertisi güzeldir, kavunların ve çekirdeksiz izmir üzümlerinin tadı güzeldir, ahanda bir sene daha bitiyor diye hayıflanmak güzeldir, yaz bitti diye üzülmek güzeldir, filtre kahve tüketiminin artması güzeldir, kitap okumak için daha fazla fırsat bulmak güzeldir, standart.fm güzeldir, Kaybedenler Kulübü güzeldir, 645 güzeldir, kısacası Eylül güzeldir...



5 Eylül 2012 Çarşamba

Aynı Nakarat...






Sonbaharın geri gelmesi ile yazılaramıza da kaldığımız yerden devam edebiliriz artık. Geçen cumartesi blogun 3 yazarı ilk defa biraraya geldi. Burak Şentürk'ü evliler kervanına kaptırdık.

Değişen birşey var mı peki ben de? Yok...Sıkılmaya tam gaz devam...Hayattan ne kadar kaçmaya çalışırsam çalışayım, beni içine çekmek için elinden geleni yapmaya devam ediyor acımasızca, bırak bitsin işte değil mi? Yok, hep gösteriyor ama vermiyor...Sysphos'tan beter oldum... "Sahip olduğumdan fazlasını yitirdim ben. Hayatımın en karanlık iki zindanına düştüm. Bu hayatta herkes yeni bir şansı hakeder, en baştan. Benim de tek istediğim yeni bir şanstı, yeni bir hayat. Yani şunu demek mümkün değil midir? Bugün, geri kalan hayatımın ilk günü...."  Diyemedim ya la....Hayata anlam yükleyebilmek önemli bir mesele, birgün biteceğini bile bile hergün yeni bir güne uyanabilmenin sırrını kaybettim. Grobbellar'ın da benim için dediği gibi, Benim Karen'ım öldü...

Sadakatla başlayan herşey ihanetle bitmek zorunda mı acaba????