İş açısından Eylül hiç olmadığı kadar yoğun geçiyor ve daha da geçecek. Yıl sonu yaklaştı, norm kadro dolulukları, iç terfi oranları, dış alımlar, iç terfiler, yer değişiklikleri, atamalar, iş seyahatleri, yönetici değişikliği...
Pazartesiden başlayıp sırasıyla Ankara, Adana ve son gün İzmir...Yine havaalanları, taksiler, otel kahvaltıları bizi bekliyor... Bu seyahat biraz daha farklı olacak galiba çünkü yol arkadaşım Rumblefishin gözlerinde atmaya başladı kalbi...ve yaprak çıtırdılarıyla yürümeye başladı...Her haline alıştık ama bu haline nasıl katlanırım bilmem :)
Küçük bahçem kreşe artık tam gün başlıyor, bu yaşta erkenden kalkması, sabah servise binmesi, akşam yorgun eve gelmesi, sabah yarı uyur üstünü giyindirmek ve saçlarını taramak, her sabah okula gitmek istemiyorum baaabaaa cümlesini duymak kadar koymuyor hiçbirşey bana...
Eylül güzeldir, uzun kollular güzeldir, gece pikeyle yatmak güzeldir, sabah ürpertisi güzeldir, kavunların ve çekirdeksiz izmir üzümlerinin tadı güzeldir, ahanda bir sene daha bitiyor diye hayıflanmak güzeldir, yaz bitti diye üzülmek güzeldir, filtre kahve tüketiminin artması güzeldir, kitap okumak için daha fazla fırsat bulmak güzeldir, standart.fm güzeldir, Kaybedenler Kulübü güzeldir, 645 güzeldir, kısacası Eylül güzeldir...