Bu Blogda Ara
23 Mart 2012 Cuma
iamx - Think Of England
22 Mart 2012 Perşembe
En kral tasarımcı bu blogda :)
http://lecool.com/istanbul/tr/interview/1723
Kapak tasarımcısına sorduk
BURAK ŞENTÜRK
Kapak çalışması arkasındaki fikir nedir? Aslında planlanmış bir çalışma değil. Sıkıntı, karnaval, kaos, mutlulu, korkular v.s. Artık adına kim ne derse. Olabildiğince doğaçlama çalışmak insanı daha özgür hissettiriyor. Ben de bu sebeple kendimi dizginlemiyorum. Böylece ortaya çıkanlar, onu ilk defa görenler kadar beni de heyecanlandırabiliyor. Benim ödülüm de kendi hayal gücümü motivasyon aracı olarak kullanmak oluyor.
İstanbul sana ne ifade ediyor? Çaresizce aşık olduğun ama sağlıklı bir ilişkiyi yürütemeyeceğini bildiğin bir sevgili. Bir yanı mutlu, bir yanı da insanı hasta ediyor. Tehlikeli bir bağımlılık.
Rahatlamak, günün yorgunluğunu atmak için nereye gidersin? Eskiden Avrupa Yakası'nı tercih ederdim. Ancak son zamanlarda fazlasıyla kozmopolit ve dayanılamayacak kadar kalabalık. Artık Kadıköy yakasındaki mekanları tercih ediyorum. Daha sakinler ve evime de yakınlar.
İstanbul’un sesi ne sence? Büyük bir kakofoni. Bu karışıklığın kendi içindeki tuhaf uyumu da şaşırtıcı.
Bir gün için şehrin yönetimi sana verilse, yapacağın ilk şey ne olurdu? Beni tanısalar; inanın ki şehrin yönetimini bana vermek istemezler...
19 Mart 2012 Pazartesi
Burak Şentürk de aramızda....
Ve ısrarlarıma dayanamayan Burak Şentürk - ( Bkz : Kapsül) Müzik Direktörümüz olarak bloga dahil oldu. Yazı yazmasını istesek yazmaz bilirim, ama belki onu da yapar canı isterse, hatta yazsın... Hoşgeldin Burak Şentürk, artık bütün müzikler senden, elimi sürmem :):):)
Bu da Mike Love Ağabey'e saygılarımızla.
Tek kişilik grup olmak ayıp değil. Yeter ki efendi olunsun.
Paula Fuga & Mike Love- "Misery's End"
BEACH HOUSE - "MYTH"
Burak Şentürk müzik eklerse hemen dinlemeye alırız...Burak'tan rica etsek müzikleri o ayarlasa, kabul eder mi acaba :):):)
Yeni ev, yeni hayat...
Ben taşınmaları pek sevmem...Neden ? Taşındığım evde bıraktığım hatıralar için...Şöyle bir düşündüğümde doğduğum evden taşınmamızı sayarsak sekiz kez taşınmışız. dördü beni dünyaya getiren ailem ile birlikte, ikisi yalnız başıma ve kalan ikisi de benim kurduğum ailem ile birlikte...
Neyse taşınmanın tüm zahmetlerini (doğalgaz, elektrik,su,telefon abonelikleri açtırmak - kapattırmak dahil) bir kenara bıraksam da en çok zahmeti o evden son defa çıkarken hissediyorum.
Anılarımı da taşımaya gönüllü bir nakliye firması bulamadım hala...
Yeni evimiz şimdiki evimizden daha küçük, bu yüzden bir çok eşyadan vazgeçmek durumunda kaldık. Vazgeçtiklerimizin yerini ünlü İsveç markasının (blogda reklam yapmak serbest - IKEA) depolama alanında raf ve kısım numaraları belirlenmiş raflarında yer alan kartonlarla doldurduk. Bu arada evde gerçek mesleği bankacı ama perdelerini kaldırınca da iç mimar olan bir dişi kuş yaşadığını fark ettim. Atalarımızın söylediklerinin her zaman doğru olup olmadığını bilemem ama "yuvayı dişi kuş yaparmış hacı"
Resimde de görüldüğü gibi dişi kuş odaların ve odalarda kullanılacak eşyaları 1/100 ölçek kullanarak küçülttü ve yerleştirdi...Ne diyelim Allah herkese nasip etsin...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)