Bu Blogda Ara

7 Nisan 2012 Cumartesi

MELO-RİERA

Rıza Hoca olayında istifa etmeyi bilmeyen yöneticimiz ve onu görevden almayan yönetimimiz sınıfta kalmıştır.Olayın üzerine bir de Melo-Riera kavgası çıktı.Kulüp bu konuda da sınıfta kalıyor.Oyuncular kavga ediyorsa oyuncular cezalandırılır,takım değil.Verirsin dünyanın para cezasını bitirirsin olayı,herkese de ibret olur.Oyuncuları kadro dışı bırakmak,şampiyonluk yolunda beraber yürüyüp yürümeyeceğimize karar vericez diyip aba altından sopa göstermek doğru değildir.Yüzyıllık kulubun etik değerlerini bu şekilde koruyamazsın korumamalısın.Bu maç küme düşmüş Manisa maçı olmasaydı da süper finalde derbi maçı olsaydı aynı karar alınacak mıydı?Yer miydi?Melo'suz çıkıp şampiyonluk hedefini kaybetmek,getirilerinden mahrum kalma riski alınır mıydı? Kalli yaptı o işi.HakanŞükür ile birini daha almadı Bjk maçı öncesi kamp kuralına uymadığı için.Biz Alman değiliz,disiplin artistliğinin bugünün şartlarında anlamı yok.5 sezondur şampiyonlar liginden uzak takımımız ,bu sene şike sürecindeki rakibine ligi kaptırırsa o zaman sorarız hesabını yönetimden.Yeni takımız,geçen seneden sadece bir adam var,şu ana kadar büyük başarı yakaladık diyerek kendimizi kandırmayalım.

Ben aşırı Riera'cıyımdır.Adaptasyonu fazla sürdü.Çok pas hatası yapıyor.Ama aynısını Emre'de Engin'de yapıyor.Olumlu taraflarını gören yok.Tribün tepkisine sinir oluyorum,dalacam bir gün birine.Çok faydası olacak bir futbolcu.Sene başından beri adamı göndermediğimiz kulup kalmadı.Riera kesinlikle kalmalı,bize lazım olan tam bir kanat oyuncusu.2 sene öncenin İspanya Milli takım oyuncusu,milli maçta bize de attı golünü,adamı 2.lig futbolcusu yapıyoruz.

Tribüne oynayan adamı sevmiyorum.Engin,Melo tam tiyatro.Melo oyuna katkısı yanında o kadar çok riskli oynayıp,sadece saha içinde görünen hatalar yapıyor ki.Neyseki Fatih Hoca o konuda doğru söyledi.Melo kiralık,Riera bizim.

KAPICI ÇOCUKLARI

Onlardan bahsederken genelde apartman görevlisi lafını kullanırım.Sevmem başlıktaki sözü.
Çocukluğumuz şimdikiler gibi bilgisayar başında değil sokakta geçti.Kan ter içinde kalana kadar top,misket,kukalı saklambaç oynardık.Hem de hergün.İki bahçede iki apartmanda kalabalık bir çocuk grubu vardı.Kapıcı çocukları da bunların içindeydi.Beraber oynardık.Ayrımcılık yapmazdık.Hor görmezdik.Tanımlayamayacağım plastik,bağcıksız bir ayakkabıları olurdu.Genelde gri,mavi.Yeşilini de görmişlüğüm vardır.Başka mahellede o ayakkabıdan görünce o çocuğun binanın bodrum katında yaşadığını anlardım.Binaların çoğunda kömür dairesi olurdu.O çocukların yüzü de illaki siyaha boyalı olurdu.

Apartman görevlileri tahmin etmediğimiz kadar önemlidir.İki tip vardır.Biri inşaat süresince ordadır.Beceriklidir.Elinden iş gelir sivrilir.Bu sayede apartmanda görevli olur ve daire sakinlerinin evlerinde usta çağırarak yaptırılması gereken bir sürü işi onlar yapar.Hem fazladan maliyet olmaz hem de çözüm çabuktur.Eşi de büyük ihtimal temizliğe gelir.Hem sen kazanırsın hem o.Bir de verdiğin paranın üstü tam gelir.Güvende hissedersin.

Bir tanesinin de elinden iş gelmez.Ne zaman işin olsa orda olmaz.kaçak oynar aman uğraşmıyım der,bir bahane uydurur.Apartman temizliğini de karısına yaptırır.Para üstüne de her daim hesaplamak gerekir.Bazen arabasına ihtiyacın olur,taksimetre çalıştırır.Bizimkinde renault megane,anneanneminkinde doblo var.

Ben ilk türlüsüne alıştığım için ikinci türlüsüne uyuz olurum.

Sabah kapıyı açıp gazeteyi yerinde görmeyince dumur olurum.Napcağımı şaşırırım.Üşengeç olduğum için gidip kendim almam.Gazete okumadan da evden çıkamam.Bu kadar da önemlidir benim için.Bazı binalarda görevli yoktur.Başka binanınki yarım yamalak hizmet vermeye çalışır.ekmeğini gazeteni kendin alırsın.Acırım böylelerine.

Tesadüf ki bir önceki binamıza taşınınca zildeki görevli soyadında "çalımbay" yazıyordu.Sordum hemen. Rıza Hoca'nın amcaoğluymuş.Anladığım kadarıyla fazla görüşmüyorlar.Ama Rıza Hoca'nın efendiliği,adamlığı,dürüstlüğü belli ki ailenin tümünde var.O da öyleydi.(onun da elinden iş gelmezdi)

Rıza Hoca'ya Kadıköy'de yapılanlar hiçbir zaman unutulmaz.bana çok dokunmuştu.Onu yapanlar için o.ç demekten başka yapılcak bişey yok.
Aynı ayıbın bizim yöneticimiz tarafından yapılması da utandırıcı.Yazık.En azından websitemizde,dergimizde türlü yayın organlarında özür dilemek gerekir, defalarca.Kızının ve damadının yaşadığı şeyi ben yaşasam ,o kişiyi döverek adam öldürmekten beter ederdim.Bazı şeylerin affı olmaz.Bizim yönetici de o.ç çıktı.

4 Nisan 2012 Çarşamba

Rıza Çalımbay ve Galatasaray Kimliği...

Kafam bi dünya ve üzerine kafa yoracağım tek şey ise futboldu yarım saat öncesine kadar. Ama haberi okumamla, kanın beynime sıçraması aynı anda oldu. Futbol keyif işidir nazarımda. Olabildiğince yakından takip etmeyede çalışırım. Grobbelaar'ı da her zaman takdir ederim, kadınlardan daha çok sporu ön planda tutar. Önemli bir bakış açısıdır. Galatasaraylılığımızı da bu blogu takip edenler bilir. Bizim için önemli bir kültür ayracıdır Galatasaraylı olmak. İyi bir Fenerbahçeli olduğunu bildiğim The Saint ve Burak Şentürk'ü tenzih ederim. Fenerbahçeli olmak da bu ülkenin önemli bir gerçeği ve kültürüdür. İnanın Fenerbahçenin adını duymak bile tansiyonumu yükseltir, o denli nefret ederim Fenerbahçe kimliğinden. Futbol üzerine yazmak istemezdim ama aşağıdaki linklerde gördüğüm haberlerden sonra yazmamak mümkün değil benim için.

Rıza Çalımbay' ın futbolculuk dönemlerinde hiç beğenmezdim.Vasat bir topçuydu gözümde. İddialı demeçlerini hiç hatırlamazdım o dönemde. Beşiktaş' ın kaptanı olmasına rağmen, o dönemde oynayan bir çok futbolcu ileri geri bir çok demeç verirken, Rıza hiç konuşmaz, topunu oynardı. Daha sonraları teknik direktörlük dönemi başladı.

Yanlış hatırlamıyorsam 2005 yılında oynanan Fenerbahçe - Beşiktaş maçında, Fenerbahçe tribünlerinde şöyle bir pankart açılmıştı: " Rıza efendi 2 ekmek bir süt " ...Ne alaka demiştim önce. Meğer Rıza kapıcı çocuğuymuş, bunun üzerinden hakaret etmeye çalışmışlar hocaya. Rıza Hoca'da şöyle bir demeç vermiş maçtan sonra " ben fakir bir aileden geliyorum, cok yokluk cektim, ama sonra ingiltereye gidip kendimi gelistirmeye calistim, bunu asla saklamiyorum, inkar etmiyorum. fenerbahce cok buyuk bir camiadir, birkac fener taraftarinin yaptigi ayibi butun camiaya mal etmek yanlis olur. kimseye sinirli degilim, hayatimda kimseye yanlis yapmamaya calistim, ben buyum". Pankarta ne kadar nefretle baktıysam, Rıza'nın verdiği bu demeçten sonra, saygımda o kadar artmıştı kendisine.

Bu olay hep zihinlerimizde yer etti. Galatasaraylılığımla övünmek, gurur duymak yerine hep mutlu olmuşumdur. Ta ki az önce okuduğum ve izlemiş olduğum habere kadar. Haber şu; belki okudunuz belki okumadınız : Hürriyet.com.tr den alıntıdır:

"

Galatasaray Sicil Kurulu Başkanı Serdar Eder'in, Sivasspor ile Türk Telekom Arena Stadı'nda oynanan karşılaşmada Rıza Çalımbay'a "Kapıcının çocuğu" diyerek hakaret ettiği iddiaları ortalığı karıştırdı.

20 Mart Salı günü Türk Telekom Arena Stadı'nda oynanan ve Sivasspor'un, Galatasaray'ı 1-0 yenerek tur atladığı Ziraat Türkiye Kupası karşılaşmasında tribünde yaşanıldığı iddia edilen olaylar gündeme bomba gibi düştü.

Olaylara bire bir şahit olan bir kişi, o anları hurriyet.com.tr’ye anlattı.


İşte Türk Telekom Arena Stadı'nda yaşanan olayların detayları:

“Serdar Eder, Galatasaray - Sivasspor maçı sırasında Rıza hocaya "Kapıcı çocuğu", "Takımı Galatasaray'a karşı bilerek böyle sert oynattırıyor" gibi laflarla birlikte küfür etti. Hemen ön tarafında da Rıza hocanın kızı, damadı ve akrabaları vardı. Rıza Çalımbay'ın kızı, Eder'in sözlerine dayanamayıp arkasını dönerek "Sen ne biçim konuşuyorsun, o benim babam" diyerek tepki gösterdi. Serdar Eder'in, Çalımbay'ın kızına cevap vermesi üzerine bu kez olaya Rıza hocanın damadı da dahil oldu. Kişiler arasında sözlü tartışma yaşandı, sonra da araya girenler sayesinde ortam sakinleştirildi.”

YÖNETİCİLER VE TERİM ÖZÜR DİLEDİ

Yaşanan bu olayları öğrenen Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, Başkan Yardımcısı Adnan Öztürk ve Yönetici Abdurrahim Albayrak, 21 Mart Çarşamba günü Rıza Çalımbay'ı arayarak olaydan dolayı yaşadıkları üzüntüyü dile getirdi ve özür dilediler.

"SERDAR EDER'İ GÖREVDEN ALMAYACAĞIZ"

Galatasaray Başkan Yardımcısı Adnan Öztürk yaşanan olaylarla ilgili olarak hurriyet.com.tr'ye şu açıklamayı yaptı: "Sahamızdaki Sivasspor maçında bir şeyler yaşanmış. Hemen bir sonraki gün ben kendim Rıza hocayı da Mecnun Başkanı da arayıp özür diledim, olayı hallettik. Serdar Eder'i görevden almamız gibi bir durum yok.

Galatasaray Yöneticisi Abdurrahim Albayrak ise şunları söyledi: "Maçtan önce Rıza hoca, çocukları için Fatih hocadan yer rica etmiş, Fatih hoca da bana söyledi. Ben de 10 kişilik yer ayarladım. Tribünde neler yaşandı hiç bilmiyorum ama karşılaşma sonrasında Rıza hoca teşekkür için beni aradı sonrasında da "Galatasaraylılar şunu iyi bilsinler ki; benim babam da sizin kadar Galatasaraylı'dır" dedi ama tribünler neler oldu neler yaşandı pek de haberim yok.

GALATASARAY TARAFTARI EDER'İ İSTİFAYA ÇAĞIRDI

Yaşanan olayları öğrenen sarı-kırmızılı taraftarlar da Serdar Eder'e büyük tepki gösterdi. Taraftar grubu ultrAslan, internet sitesinden yaptığı açıklama ile Serdar Eder'i istifaya çağırdı.

İşte ultrAslan'ın açıklaması: “Galatasaray, Sivasspor arasında Türk Telekom Ali Sami Yen Spor Kompleksi Stadı'nda oynanan maçta, Galatasaray sicil kurulu başkanının vermiş olduğu talihsiz söylemleri üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz, bulunduğu makamın önemi ile tamamen ters düşen bu tutum ve söylemlerini kınıyoruz. ultrAslan olarak büyük bir özveri ile uzun zamandır tesis etmeye çalıştığımız edepli ve huzurlu ortama aykırı olan bu tür davranış ve söylemleri kabul etmemiz söz konusu değildir. Bu vesile ile Rıza Çalımbay ve Sivasspor camiasına da özürlerimiz iletmeyi bir borç biliriz. Galatasaray makamlarının ağırlığını taşıyamayan, gerektirdiği duruşu ve söylemleri sergileyemeyen sorumluların gereğini yapmasını bekliyoruz.”


Sonrasında Telegol programında Rıza Hoca ve olayda adı geçen kişinin yer aldığı şu konuşmayı izledim:
video 20 dk sürüyor, vaktiniz varsa izlemenizi isterim. Rıza Hoca'nın mütevaziliği ve büyüklüğü karşısında inanın diyecek hiç birşey bulamıyorum. Olayda sözü edilen kişi Galatasaray camiasından uzaklaştırılmadığı sürece, hiçbir sportif başarı bir anlam ifade etmez benim gözümde. Bu tarz düşünen kişiler her takımda olabilir, ama bu kişi klüpte sorumluluk sahibi ise ve hala bu klüpte görev almaya devam ediyorsa, Galatasaray kimliği üzerine konuşmalar yapan başkanımız bu duruma "özür dilenmiş ve olay kapanmıştır" bakış açısıyla yaklaşıyorsa, yazıklar olsun bu klübe...Metin Oktay' ın efendiliği, tevazüsü ve forma aşkı ile bağlı olduğum bu takımla duygusal bağım olmaz olsun be....

Son olarak Altan Tanrıkulu'nun 19 Nisan 2005 yılında, Fenerbahçe maçından sonra yaşanan duruma ilişkin yazısında, Rıza' nın ağzından şunu aktaralım :

"Babam bir inşaat kalfasıydı.. Öğrencilik yıllarım Anadolu-İstanbul arasında taşınmayla geçti.. Nişantaşı, Adana, Afyon Bolvadin, tekrar Nişantaşı, Şişli, İzmit, İstanbul'da oturduk.. Sürekli okul değiştirdim.. Hep "Yeni gelen çocuk" muamelesi görerek başladım sınıflara..
İstanbul'dan Anadolu'ya gidince "İstanbullu" çocuktum onlar için.. Siyasi çalkantıların olduğu dönemlerde, gerilimin göbeğinde okumaya çalışıyordum.. Anadolu'dan İstanbul'a gittiğimde ise "Taşralı çocuk" muamelesini kırmak için çabalıyordum..
Bütün bu olan bitenin içinde babam hep kardeşlerimle benim okumamız için bütün fedakârlığı gösterdi.. Evet, bir inşaat kalfasıydı ama çocuklarına bir babanın verebileceği en iyi mirası bırakarak ayrıldı bu dünyadan..
Temiz bir soyadı.. İyi bir eğitim.. İyi bir aile terbiyesi.. "







3 Nisan 2012 Salı