Bu Blogda Ara

3 Temmuz 2011 Pazar

İzmir...

Matilda İstanbul’da, sen niye İzmir’desin Rumble Fish? Niye mi?
Hımmm. 18 yaşına kadar İzmir’de yaşadım. Daha sonra önce Uludağ Üni. Turizm Otelcilik sonra Anadolu İletişim, sonra şu an çalışmakta olduğum şirket (sebep o değildi de boşwer şimdi)  ile İstanbul derken aradan 12 sene geçmişti. Geçen sene bu zamanlar geri döndüm İzmir’e. Tamamen isteyerek, herşeyden vazgeçerek aldım bu kararı. Eskişehir eywallah öğrencilik hayatı güzeldi, İstanbul yalnız yaşayan iyi para kazanan ( ya da benim gibi babası iyi kazananlar) her erkek için süper bir yer sayılabilir. Ama hayattan beklentim hep başka oldu.   
İstanbul benim için büyük bir şehir olmaktan hep uzaktı. Hayatım şirket, Kadıköy, İstiklal hattında geçti. Ulan İstanbul sen mi büyüksün ben mi dediğim vakit, benim büyük çıkmam gerekiyordu. O yüzden 2 yıl uzattım İstanbul mesaimi. Evet sayısız tecrübeler edindim İstanbul’da, yalan değil. Ama bu övünülecek bir şey de değil be dostum. İnsan dünyaya bir defa geliyor, çok zorlamaya gerek yok hayatı. Tadını çıkarabilmek lazım her anın. Evet İstanbul parası olanlar için süper bir yer olabilir. Peki kimsenin kimseye güvenmediği bir ortamda paran olsa bile ne yapabilirsin dostum( Hayatın aktığı, yaşadığı yerlerden uzak sitelerde oturanları zaten kaale bile almam) . Bence hiç….
İzmir nasıl? 12 yıl sonra hala aynı. Bakmayın ampullerin %37 sine, İzmir’in göbeğinde, Alaçatı’da, Çeşme’de, sahillerde bizim ampulumuz  100 lük hala. Onlar taşrada hala…dün gece Kadıköy Barlar Sokağında –Kadife Sokak- kan gövdeyi götürdü. İstanbul’ daki eski evim Barlar sokağının bir arkasındaydı. Hiç böyle bir şey olacağını tahmin edemezdim. Ama oldu. Burada içki içemezsiniz diye 20 kişilik grup 7 kişiyi bıçakladı. İzmir’de olur mu? Olmaz… Olamaz…Bizim olduğumuz yerde olma ihtimali yok dostum. İzmir insanı rahattır. Geçen taksiye bindiğimde “sigara içebilir miyim” dediğimde kaptanın verdiği cevap “ abi istiyorsan kokain iç, bana ne” diyen bir muhitte böyle şeyler olmaz dostum.
İstanbul’un artıları ile İzmir’in artıları farklıdır her zaman.  Boğaz -eywallah itirazımız olmaz- dünyada eşi benzeri yoktur. Ama İzmir’ in de Alaçatı’sı var dostum, Çeşme’si,  Güzelyalı’ sı, Kordon’u  var. Yaz, kış fark etmez, deniz her yerde ayağındadır. Çok mu sıkıldın atlarsın minibüse 45 dk. sonra Alaçatı’da alırsın soluğu. Ağlamak mı istiyorsun gülmek mi istiyorsun, sen seç…
İzmir soluk aldığımız yerdir, insanına güvendiğimiz yerdir, içkiyi sınırsız içtiğimiz ve ertesi günü düşünmediğimiz yerdir.
İstanbul’ dayken bir gün canım o kadar çok sıkılmıştı ki, babamı (Mordoğan’da çiftlikte yaşıyor)  aradım. Baba ben bu hayattan keyif almıyorum dedim. Hemen git markete, 70’ lik rakı al dedi. Aç sanat müziğini, içmeye başla, hafta sonu buraya gel” dedi.  Hala hayattayım dostum. Hala içiyorum. Hala gülüyorum. İzmir büyüksün benden. Kariyer mi ? Para mı? Koy g.tüne rahvan gitsin dostum. Rahat ol bu hayatta.....
 Not:  Matilda nerdesin? Ben 2 yıl sonra arayacağım dedim ama insan arar “ ya s.ktir et 2 yılı, gel buluşalım der Nevizade’de. Ama sen İstanbulluydun değil mi? Pardon….

Yazarken dinlenen şarkı: Child in Time

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder