Bu Blogda Ara

24 Mayıs 2011 Salı

Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği

Adı okumak için ürpertici, zorlayıcı, çok felsefi gözüküp es geçilen kitaplardan biridir. Başucu kitaplarımdan biridir. Bir insanın idealleri, aşkı uğruna nelerden vazgeçebileceğinin sayfalara dökülmüş resmidir. Kitabı ayrı, filmi ayrı güzel eserlerden biridir. Prag'ı gözümde somutlaştıran, gidilmesi için anlamlandıran kahramanlara ya da antikahramanlara sahip bir kitaptır. Son derece başarılı bir cerrahın -aynı zamanda da çapkın- yaşadıkları karşısında gösterdiği tepkileri gördüğünüzde kırılır  bir yerleriniz, içiniz acır. Kundera eserini 1982'de yayınladı, filmi ise 1988'de çekildi. Daniel Day Lewis (Tomas) ve Juliet Binochet (Tereza) (sen ne güzel bir kadınsın öyle) başrolleri paylaştılar. Genelde uyarlamalar çok başarılı olmazlar ama bence bu deneme gayet başarılıydı. Özgürlük, masumiyet, aşk, tutku, sadakat ya da sadakatsizlik çerçevesinde izlenebilecek  ya da okunabilecek bir eser "Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği". Masumane bir önerim; izlerken-okurken yanında şarap olursa daha etkileyici olur.


"Tomas" dedi Tereza dans pistindelerken, "yaşamın boyu başına gelen her kötü şey benim kusurum. Kendini burada bulman da benim kusurum, bundan daha kötüsü olamazdı herhalde."
"Kötüsü mü? Ne diyorsun?"
"Zürih'te kalmış olsaydık,hala bir cerrahtın."
"Sen de fotoğrafçı."
"Çok anlamsız bir karşılaştırma" dedi Tereza. "İşin senin için herşey demekti; benimse ne yaptığım umrumda değil, herşeyi yapabilirim, en ufak bir kaybım yok;sen herşeyi kaybettin."
"Burada mutluyum farketmedin mi Tereza?" dedi Tomas.
"Cerrahlık senin misyonundu." dedi Tereza.
"Misyon dediğin sersemce bir şey Tereza. Misyonum yok benim. Kimsenin yok. Özgür olduğunu, bütün misyonlardan arınmış olduğunu fark etmen o kadar büyük bir ferahlama ki."

Okuyun, okutun.
İzleyin,izletin derim. (film 3 saat sürüyor)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder