Daha sonra küçük bir rötar ve her zamanki gibi uçağın en arka sırasındaki yerimizi aldık. (Bu bir uçuş totemidir, bize göre uçak düşerse hayatta kalma şansı en fazla arka sıralarda diye duymuştuk...)
İzmir'in kuvvetli lodosu, yağmur yüklü bulutları bizi epey sarstı havalanırken...( insanların Allah'a (C.C) inanmaları için küçük bir türbülans yeter :) İnsan ölmekten neden korkar acaba ? Etrafımızda her gün birileri ölürken, mezarlıklar kendilerini vazgeçilmez sanan insanlarla doluyken, dünya Sultan Süleyman'a bile kalmamışken...ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir ki der Mete Avunduk...
Neyse bu tarz konular beni aşar, fazla kurcalamamak lazım :) Havaalanından eve dönüşler de hep olaylı olmuştur, bugüne kadar konuşmayı sevmeyen, sadece sizi A noktasından B noktasına belirli bir hız ve belirli bir sürede götürme işini yapan çok az taksiciye rastladım. Belki de sorun ben de, takside zorunda kalmadıkca arkaya oturmam. Arkaya oturunca kendime hizmet ettiriyormuşum hissi beni yorar...
Neyse sağ salim gecenin bir yarısı eve girdiğimde muhteşem bir vanilya - tarçın kokusu beni karşıladı...(canım kızımın karşılamasını yeğlerdim ama o saatte yatağında mışıl mışıl uykusunu uyuyordu.) Önce tepki veremedim, sonra algımın beni yanıltmadığı, gözlerimin resimdeki yarısı yenmiş kurabiyeleri gördüğünde verdiğim tepkiyi ve demli şekersiz çaydan gelen sıcaklıkla birleştiğini gördüm...evet ölmemiştim, cennette de değildim...ama mutluydum...çok mutlu...Allah (c.c) küçük mutluluklar yaşamayı ya da küçük şeylerden mutlu olmayı bizden esirgemesin...(Amin)
İnsan, ölüm, umut ilişkisi üzerine en güzel şiirlerden birisidir aşağıdaki. çok düşündürür beni bu şiir çok...
YanıtlaSilKısacası güzel annem
Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
Gülmek umudetmek özlemek
Ya da mektup beklemek
Gözleri yatırıp ıraklara.
Ölmek ne garip şey anne
Baba olamayacağım örneğin
Toprak olmak ne garip şey anne.
Bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
Sedef kakmalı bir kutu içinde
Vermek isterdim çocukların ellerine
Sonra, sonra benim güzel annem
Damdan düşer gibi vurulmak isterdim bir kıza
Gecenin kıyısında durmuşum
Kefenin cebi yok
Koynuma yıldız doldurmuşum
Koşun çocuklar koşun
Sabah üstüme üstüme geliyor
Uçurumlar ki sende büyür
Dağdır ki sende göçer
Ben bayram derim çiçek derim
Çam diplerine açmış kanatlarını kozalak derim
Gül yanaklı çocuğa benzer
Yinede oğlunu yitirmek ne garip şey anne
Her kavgada ölen benim
Bayrak tutan çarpışan
Her kadın toprağı tırnaklıyarak
Doğurur beni
Özlem benim kavga benim aşk benim
Adı başka sesi başka
Nice yaşıtım
Koynunda çiçekler,
Çicekler içinde yeni bir ülke getirirler.
A, çok az kalmışsın İzmir'de. Ben bir hafta kalırsın sanmıştım. Peki, ne yaptın, gezdin mi, ya kitap fuarı, gittin mi, neler aldın? Hah ha, sorular hiç bitmez;)
YanıtlaSil------------
İstanbul'a son gidişimde türbülansa girdik, o kadar çok uçtum ama en kötüsü oydu. Yanımdaki adam, korkudan bembeyaz oldu, yan koltuktaki sevgilisi (eşi) elini tutmasaydı kalpten gidecekti, benim bile elimi tutacaktı neredeyse;) Feci bir şey, iyi bilirim, ben Calvino'ya sığınmıştım.
Tarçınlı kurabiye ve çay istedim şimdi, keşke evde olsaydım, üşenmez yapardım. Muhteşem bir karşılama yapmış sana eşin, çok şanslısın. Kurabiye kokusu ve çay sıcaklığı kadar sağaltıcı başka şey yoktur, a bir de sıcak banyo, bunu bilir, bunu söylerim ben.
Sevgiler, iyi geceler diliyorum.
EvetJustine, az kaldık 2 gün 1 gece, aday sayımız azdı. Fuara gidemedim :( zamanı uyduramadık, yemek yemek daha öncelikli geldi hep :)
YanıtlaSilAslında mp3 çalarımın pili bitmeseydi ve ben uykudan uyanmasaydım hiç bir şey duymayacaktım...bazen uçağın kanatlarının ne kadar esneyebildiğini görüyorsun ya.Neyse en güzel korku yenilen korkudur...
Eşim bir tanedir, her zaman süpriz yapmaz ama yaparsa da tam yapar :)
Görüşmek üzere...