"Ne haftaydı ama" dedirtecek bir hafta yaşandı, bitti, üstüne yeni bir hafta daha başladı. Mümkünse bu hafta ne haftaydı ama dedirtmesin, sakin rutin şekilde devam etsin...
Geçtiğimiz cumartesi taşındık, demiştim ya taşınmalar beni çok üzer diye...Bu sefer hem üzdü hem de yordu. Sabah 9 da başlayan taşınma süresi nakliye firmasının üstün becerikli çalışanlarıyla 17:00'ye kadar sürdü. Adamlar söktükleri yatak dolabını 3 kişi olarak takamadılar. Ben ki hizmet sektörüne yıllarını veren biri olarak hizmet sektöründe çalışan herkese karşı aşırı empatik yaklaşıp onları anlamaya, onlara elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışırım ama yok adamlar benim de sabrımı tükettiler...(bu huyumu en iyi bilenlerden biri Rumble Fish'tir) Tek sevindiğim şey adamların evden gitmesi oldu. Ha bu arada taşınma esnasında su tesisatçısı, yeni aldığımız televizyonun teslimatı, televizyonun kurulumu, televizyonun uydu kurulumu için sürekli farklı ustalar geldi, gitti. Onları organize etmek de beni yordu, mesela uyducu televizyon kurulumundan önce gelmemek zorunda, su tesisatçısı için suların açık olması gerekmekte falan filan...
Şükürler olsun ki her şey yolunda gitti ve sağ salim yeni eve taşındık. Şimdi alışma dönemi içerisindeyiz. En güzel tepkiyi kızım İrem verdi. Taşınma bitip akşam ilk yemeği yediğimizde "baba ben sıkıldım hadi artık evimize gidelim" deyiverdi...Ne tepki vereceğimizi şaşırdık :)
Bunların dışında taşınacağım evin doğalgaz, su, elektrik - taşındığım evin doğalgaz, su, elektrik, telefon adsl aboneliklerini açtırmak - kapattırmak için harcadığım efor ayrı bir yazı konusu olur.
Kaan Çaydamlı'nın da dediği gibi "Üç şey erkek dünyasında travma yaratmaktadır. Ev değişikliği, iş değişikliği, eş değişikliği"...
Henüz gözlerimizi açtığımızda 5 saniye burası neresi diye düşündüğümüz sabahlara uyanıyoruz ama şunu biliyoruz; çok mutluyuz...
P.S : Geç de olsa Burak Şentürk'e aramıza hoşgeldin diyorum. Böyle bir değerle aynı çatıda yer almak bizim için gurur verici...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder